Kitabiyat Bülteni
İmam Mâturîdî ve Maturidilik, Haz: Sönmez Kutlu,* Kitâbiyât Yay., Ankara 2003, 463 s. (ISBN:975-6666-40-4).
Yard.Doç.Dr. Ahmek AK
Sütçü İmam Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
Maturidilik, İslam düşünce tarihinde derin izler bırakan ve Türklerin müslüman olmasına büyük katkı sağlayan önemli bir mezheptir. Çok sayıda taraftarı olmasına rağmen, Maturidilik, ve bu mezhebin kurucusu olan Mâturîdî’nin hayatı, eserleri, fikirleri, kendisinden sonrakilere etkisi şimdiye kadar hak ettiği ölçüde araştırılıp incelenmemiştir. Bununla birlikte, İslam düşüncesi içerisinde “akılcı hadarî” din anlayışının en önemli temsilcilerinden birisi olan Mâturîdî’ye ve Maturidiliğe karşı, gerek ülkemizde, gerekse bütün dünyada son zamanlarda, bir yönelişin olduğu ve bunun sonucu olarak da, Doğu’da ve Batı’da bu konuda önemli çalışmalar yapılmaya başlandığı görülmektedir. Ancak, konuyla ilgili kaynakların büyük bir kısmının yazma olması, bazılarının yeni keşfedilmesi ve meselenin sadece bir yönüyle ele alınması gibi sebeplerden dolayı, bu konuda yapılan çalışmalar yetersiz kalmıştır. Mâturîdî’nin Mürcie ile ilişkisi, mezheplere karşı tutumu, din ve dünya görüşü, uzun süre ihmal edilişi v.b. konular, henüz yeterince açıklığa kavuşamamıştır. Bu konuda şu ana kadar yapılan çalışmaların, meselenin sadece bir yönüne ağırlık verip bütünlükten uzak oluşu, konunun uzmanlarınca önemli yönleriyle ele alınarak arz edilmesini gerekli kılmıştır. İşte, Kitâbiyât yayınları arasında çıkan, ve editörlüğünü Sönmez Kutlu’nun yaptığı, İmam Mâturîdî ve Maturidilik isimli kitap, söz konusu eksikliğin giderilmesi amacıyla yapılmış önemli çalışmalardan birisidir. Yerli ve yabancı yazarların makalelerinden oluşan bu eser, 463 sayfadır. Söz konusu makalelerin bir kısmı daha önce yayınlanmış olmakla beraber yarıdan fazlası ilk defa burada yayınlanmaktadır. Makale sahibi araştırmacılar, ya bu konuda doktora yapmış ya da doktora sonrası özel çalışması bulunan kişilerdir. Eserde, Türkiye’den, Bekir Topaloğlu, Hanifi Özcan, Hüseyin Atay, M. Sait Yazıcıoğlu, Sönmez Kutlu, Şükrü Özen ve Talip Özdeş’in; Avrupa’dan, Anke von Kuegelwgen, Joseph Givony, Keith Lewinstein, Ulrich Rudolph, W. Montgomery Watt ve Wilferd Madelung; ve Orta Asya’dan, Ashirberk Müminov ve Ziyadov Şovosil Yunusoviç’e ait birbirinden özgün makaleler bulunmaktadır. Bu durum söz konusu esere, uluslararası bir çalışma hüviyeti kazandırmaktadır. Doktorasını Mürcie üzerine yapan, Mâturîdî ve Maturidilik konusunda uzun bir süredir çalışan Kutlu, mezkur yazarların, Mâturîdî’nin hayatı, eserleri, fikirleri ile Maturidilik mezhebinin tarihî arka planı, oluşumu ve Türkler arasında yayılışı ile ilgili makalelerini, bu kitapta toplayarak meseleye bütünlük içerisinde bakılmasına, dolayısıyla konunun daha iyi anlaşılmasına ciddî bir katkı sağlamıştır.
Eser, bir giriş, üç bölüm ve bir “ek”ten oluşmaktadır. Giriş’te editör Kutlu’nun, “Bilinen ve Bilinmeyen Yönleriyle Mâturîdî” adlı uzunca bir yazısı yer almaktadır. Kutlu, bu yazısında, onun kendi eserlerinden hareketle, Mâturîdî’nin genel bir portresini çizmekte ve konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. “Maturidiliğin Tarihî Arka Planı” adını taşıyan birinci bölümde, Mâturîdî ile Mürcie ve Hanefilik arasındaki ilişki ele alınmaktadır. Bu bağlamda Ebû Hanife’nin belli bir dönemde fırak geleneği içerisinde nasıl takdim edildiği konusunda, Joseph Givony’nin “10.-12. Asır Fırak Edebiyatında İmam Ebû Hanife ve İlgili Meseleler” adındaki makalesi bize ışık tutmaktadır. Ayrıca, Wilferd Madelung’un “Horasan ve Maveraünnehirde İlk Mürcie ve Hanefiliğin Yayılışı” adlı makalesi, Mürcie mezhebinin Kûfe’den Horasan’ın Belh Şehrine, oradan Mâverâünnehir’in Semerkand şehrine nasıl yayıldığı ve Maturidiliğin tarihi arka planı hakkında çok önemli bilgiler vermektedir. Yine bu bölümde, Mâturîdî’nin çağdaşı Mürciî Ebû Muti’ Mekhul en-Nesefi’nin, Kitâbu’r-Red ‘alâ’l-Bida’ ve’l-Ehvâ adlı eseri konusunda son derece önemli bir analiz olan Keith Lewinstein’in “Doğu Hanefi Fırak Geleneği Üzerine Mülahazalar” adlı makalesinde ve Mâturîdî’nin içerisinde yetiştiği Mürciî çevreyle olan ilişkilerini ortaya koyan Kutlu’nun, “Ebû Mansûr el-Mâturîdî’nin Mezhebî Arka planı” adlı makalesinde şimdiye kadar gözden kaçan önemli bulgulara rastlanmaktadır.
“Ebû Mansûr el-Mâturîdî’nin Hayatı ve Fikirleri” adlı ikinci bölüm, onun hayatı ve eserlerinin yanı sıra tefsir, kelam, “bilgi kuramı”, fıkıh ve fıkıh usulü ile ilgili görüşleri hakkında son derece önemli değerlendirmeleri içermektedir. Bu çerçevede yazılan W. Montgomery Watt “Mâturîdî Problemi” adlı makalesinde, Mâturîdî’nin ihmal edilişiyle ilgilibir takım tespitleri de bulunmaktadır. Mustafa Sait Yazıcıoğlu’nun “Mâturîdî Kelam Ekolünün İki Büyük Siması: Ebû Mansûr el-Mâturîdî ve Ebu’l- Mu’în en-Nesefî” adlı makalesi, hem Mâturîdî’nin, hem de onun görüşlerini yayan ve tanıtan Ebû’l-Mu’în en-Nesefî’nin hayatı ve fikirleri konusunda önemli bilgileri içermektedir. Hüseyin Atay’ın “Ebû Mansûr el-Mâturîdî ve Bilgi Kuramı” adlı makalesi, Mâturîdî’nin önemini çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır. Mâturîdî’nin Kitâbu’t-Tevhid’ini yeniden tahkik ve tercüme eden Bekir Topaloğlu, Mâturîdî’nin kelam sistemini; Şükrü Özen, Mâturîdî’nin, fıkıh ve fıkıh usulüne bakışını; Talip Özdeş ise, onun tefsir/ tevil konusundaki özgün görüşlerini ele almışlardır. Ashirbek Müminov ile Anke von Kuegelgen’in ortaklaşa yazdıkları “Mâturîdî Döneminde Semerkant İlahiyatçıları” adlı çalışma ve Ziyadov Yunusoviç’in literatür çalışması, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde bu konuya olan ilgiyi göstermekle birlikte, bir çok yazma eseri de gün ışığına çıkarmakta ve genç araştırmacıların dikkatlerine sunmaktadır.
“Maturidiliğin Oluşumu ve Türkler Arasında Yayılışı” adlı üçüncü bölümde, Hanifi Özcan’ın “Türk Din Anlayışı: Mâturîdîlik” adlı makalesinde, Maturidiliğin Türk kültürü ve düşüncesiyle ilişkisi güzel bir şekilde ortaya konulmaktadır. Batı’da Maturidilik konusunda uzman olan ve bu konuda önemli projeler yürüten Ulrich Rudolph’un “Maturidiliğin Oluşumu” adlı makalesi, mezhebin oluşum süreciyle ilgili çok önemli yeni bilgiler vermektedir. Ayrıca Wilferd Madelung’un “Maturidiliğin Yayılışı ve Türkler” adındaki oldukça hacimli çalışması, bu zamana kadar Maturidiliğin Türkler arasında yayılışını ortaya koyan ilk ve tek çalışma olması, genç akademisyenler için hem ufuk açacak hem de onları kışkırtacak niteliktedir. Aynı zamanda Madelung’un bu çalışmasını tamamlamak için “11-13. Asırlarda Hanefî Alimlerin Orta Asya’dan Batı’ya Göçü” adıyla sunmuş olduğu makalesinin orijinal adıyla ilk defa bu kitapta yayınlanması eserin özgünlüğünü daha da artırmaktadır. Son olarak Kutlu’nun konuyla ilgili, Brockelmann ve Fuad Sezgin’in eserlerinde dahi bulunmayan, bazı Hanefi-Mâturîdî eserleri de içeren oldukça önemli bir bibliyografya çalışmasının, genç araştırmacıların yolunu büyük ölçüde aydınlatacağı kanaatindeyiz. Ayrıca, Kutlu’nun “Mâturîdî” kelimesinin yazılması konusunda bir standart yazım şekline ulaşabilmek için farklı yazım biçimlerini inceledikten sonra “Mâturîdî” olarak yazımını tercih etmesi, dolayısıyla teklif etmesi birlikteliği ve ahengi koruma açısından dikkate değerdir.
Eserdeki makalelerin dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan kişiler tarafından yazılmış olması ve konunun pek çok açıdan ele alınmasına rağmen, konuların büyük ölçüde bir bütünlük içerisinde ele alınması, yazarların ve editörün çalışmaya verdikleri önemi göstermektedir. Ancak, kitapta, Mâturîdî’nin tefsir, kelam, fıkıh, fıkıh usulü konularındaki görüşlerinin yanı sıra, hadis/sünnet anlayışı da müstakil olarak ele alınabilseydi, onun daha iyi anlaşılmasına katkı sağlardı diye düşünmekteyiz.
Türkiye’de ilk defa Maturidilik konusunun, önemli yönleriyle yerli ve yabancı uzmanlarca ele alınarak bir bütünlük içerisinde ortaya konulması, Eşarilik ve Mutezile gibi diğer mezhep ve konuların da aynı şekilde çalışılması için güzel bir örnek teşkil etmektedir. Büyük bir emek ve hassasiyetin ürünü olan bu çalışmanın, Mâturîdî ve Maturidilik konusundaki bilgi boşluğunu giderilmesinde bir katkı olduğunu düşünmekteyiz. Emeği geçenleri tebrik ediyoruz.