• Prof. Dr. Sönmez Kutlu
    • Prof. Dr. Sönmez Kutlu

Üyelik Girişi
Başlıklar
Site Haritası
Onat Kitaplığı
   

Hasan Onat Kitaplığı
Hazırlayan Prof. Dr. Sönmez Kutlu


Sorularla İslam Mezhepleri
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Prof. Dr. Sönmez Kutlu


İslam Bilimlerinde Yöntem
 Prof. Dr. Hasan Onat
  Prof. Dr. Sönmez Kutlu


Din Anlayışımız Üzerine Denemeler
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Prof. Dr. Osman Aydınlı



Küreselleşme Din ve Terör
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Prof. Dr. Sönmez Kutlu


Alevilik Kızılbaşlık Bekataşilik
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Prof. Dr. Sönmez Kutlu ve Prof. Dr. Ömer Faruk Teber


Din İnsan ve Anlam Arayışı
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Dr. Betül Yurtalan


Aforizmalar
Toprak Tohum ve Kökler
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Dr. Fatıma Nur Demir


İslam'ın Akılcı Yorumu
Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Prof. Dr. Sönmez Kutlu 

Mezhepler Tarihine Giriş

Mezhepler Tarihine Giriş Kitabı ile ilgili iki ayrı tanıtım yazısı yayımlanmıştır. 
Prof. Dr. Sönmez Kutlu
Dem, 1. Baskı, İstanbul, 2008, 204 s.
Hz. Peygamber’in ölümünden sonra meydana gelen toplumsal değişimin sonucunda dinî ve siyasi gayelerle vücut bulmuş İslam düşünce ekollerini incelemek üzere doğan bilim dalına mezhepler tarihi diyoruz. Mezhepler tarihi İslam bilim tarihinde konuları, sorunları ve kendine özgü yöntemleriyle bağımsız bir disiplin olarak yerini almıştır. Bu bilimin temelleri, kendi görüşlerini açıklamak, yaymak ve muhaliflerinin eleştirilerine cevap vermek için küçük makaleler veya kitapçıklar yazan fırka mensuplarınca atılmış, daha sonra bu bilim, kişiler ve fikirler etrafındaki bütün siyasi ve itikadi zümreleşmeleri, teşekkül süreçlerini, tarihçelerini, fikirlerini, inançlarını, mensuplarını ve yayıldığı bölgeleri ele alan bilimsel hüviyete kavuşmuştur.  İslam Mezhepleri Tarihi’de usûl sorunu, fırkaların ortaya çıktığı andan itibaren, Mezhepler tarihi araştırmacılarını meşgul etmektir. Mezhepler/fırkalar konusunda bilimsel bilgi üretebilmek için farklı yazarlar, bu bilim dalına özgü bir yöntem geliştirmeye çalışmışlardır. Bunların ilklerinden birisi, İslam Mezhepler Tarihçiliğinin zirvesinde yer alan Şehristanî gelmektedir. O, el-Milel ve’n-Nihal adlı eserinde, Giriş kısmını bu konuya ayırmıştır. Beş Mukaddime’den oluşan bu bölüm, Mezhepler Tarihi geleneğinde son derece önemlidir. Modern dönemde ise Yusuf Ziya Yörükân, İslam Mezhepleri Tarihi’nde usûl sorunuyla yakından ilgilenmiş ve yeni açılımlar getirmiştir. Yakın dönemlerde ise, Ethem Ruhi Fığlalı, Hasan Onat ve Sönmez Kutlu Yörükân tarafından başlatılan çalışmaları sürdürmektedir. İSAV’ın İslam Mezhepleri Tarihi’nde Usûl Sorunu adlı ihtisas toplantısı, bu alanda üretilen bilginin yeniden değerlendirilmesine sebep olmuştur. Sönmez Kutlu ve Mehmet Ali Büyükkara’nın konuyla ilgili sunduğu tebliğler, alana yeni bir açılım getirmiştir. Kutlu, uzun zamandır konuyla ilgili yaptığı araştırmaları, Değerler Eğitim Merkezi’nin çeşitli bilim dallarıyla ilgili “giriş” mahiyetindeki bir projesi çerçevesinde, Mezhepler Tarihine Giriş adıyla  kitaplaştırmış ve okuyucunun dikkatine sunmuştur.
Mezhepler Tarihine Giriş, yedi bölüm ve eklerden oluşmaktadır. Mezhepler tarihi’nin Tanımı, Amacı, Lüzumu ve Diğer Bilimlerle İlişkisi adlı Birinci Bölüm’de mezhepler tarihinin tanımı yapılmış, amacı ve lüzumu incelenmiştir. Mezhepler Tarihi’nin diğer bilim dallarıyla ilişkisi başlığında Mezhepler Tarihi’nin kelam, İslam tarihi, dinler tarihi ve din fenomenolojisi, din sosyolojisi ve din psikolojisi bilim dallarıyla olan farklı ve benzer yönler analiz edilmiştir. İlk dönemlerde Kelam ilmiyle sıkı bir işbirliği içerisinde gelişmiş olan Mezhepler Tarihi’ni Kelam bilim dalından ayıran özellikler olarak yazar tarafından şunlar ifade edilmiştir: “Mezhepler Tarihi her bir mezhebin itikâdi ve siyasi görüşlerinin hangi şartlar içerisinde nasıl oluştuğunu kendi bütünlüğü ve insicamı içerisinde incelemektedir. Ayrıca Mezhepler Tarihi fikirlerin oluşum süreçlerini zaman-mekan ve fikir-hadise ya da hadise-fikir ilişkisi çerçevesinde açıklamaya çalışır. Kelam, klasik dönemde, İslam akidelerini daha ziyade, zaman ve zeminden, toplumsal yapılardan bağımsız olarak savunmak gibi bir görev üstlenmiştir. Mezhepler Tarihi, fikirlerin nüve hâlinden başlayarak son şeklini nasıl aldığı ve kurumsallaşarak fikrî zümrelere nasıl dönüştüğünü incelerken Kelam daha çok fikirlerin son şekliyle ve İslam akaidine ters düşen görüşlerin eleştirisiyle ilgilenmektedir. Mezhepler Tarihi, modern dönemde, klasik dönemdekine nazaran savunmacılıktan vazgeçip mezhepleri “ne ise o şekilde” betimleyici bir yöntemle ortaya koymaya çalışmaktadır.”
Mezhepler Tarihi’nin İnceleme Alanları ve Temel Kavramları isimli İkinci Bölüm, Mezhepler Tarihi’nin inceleme alanları, temel kavramları ve din-mezhep ilişkisi başlıklarından oluşmaktadır. Mezhepler Tarihi’nin inceleme alanları başlığında mezhep isimlerinin açıklanması, mezheplerin doğuş sebepleri, mezheplerin teşekkül süreci, mezheplerin mekan ve coğrafyayla ilişkisi, mezheplerin hangi kişiyle veya toplumsal yapıyla başladığı, mezheplerin ilk ve sonraki temsilcileri, mezheplerin temel fikirleri ve kavramları, mezheplerin edebiyatı, mezheplerin fırkalara veya alt gruplara ayrılışı, mezheplerin yayıldığı bölgeler, diğer mezheplerle ilişkileri ve tartışma konuları, mezheplerin günümüzdeki durumu, mezheplerin İslam düşüncesine katkıları, mezheplerle ilgili yapılan çağdaş araştırmalar üzerinde durularak alanın sınırları belirlenmeye çalışılmıştır. Günümüz İslam dünyasındaki çağdaş İslam akımlarının da Mezhepler Tarihi’nin günümüzdeki ayağını oluşturacak şekilde incelenmiş olması son derece önemli bir gelişmedir. Mezhepler Tarihi’nin temel kavramları başlığında fırka, fırka-yı nâciye ve mezhep, makâle ve makalat, milel ve nihal, ehl-i sünnet ve’l-cemaat ve ehl-i furkat, ehl-i bidat/ashâbu’l-bid’a ve ehlu’l-ehvâ/ashâbu’l-ehvâ, hakk/ehl-i hakk-batıl/ehl-i batıl kavramları izah edilmiştir. Din-mezhep ilişkisi başlığında,  dinle mezhebin aynileştirilemeyeceği, hiçbir mezhebin dini temsi edemeyeceği ve mehheplerin tarihsel süreçte önemli değişim ve dönüşümlere uğrayabileceği, bunun sonucunda dinî düşüncenin gelişmesinin önünde bir engel oluşturabileceği tespit edilmiştir.
Mezheplerin Doğuş Sebepleri ve Zihniyetler Olarak Tipolojilendirilmesi isimli Üçüncü Bölüm, mezheplerin ortaya çıkış sebepleri ve mezheplerin zihniyetlere göre tipolojilendirilmesi başlıklarından oluşmaktadır. Mezheplerin ortaya çıkış sebepleri başlığında insan unsuru, toplumsal yapı, siyasi olaylar, eski kültür ve medeniyetler ve dini metinler açıklanmıştır. Mezheplerin zihniyetlere göre tipolojilendirilmesi başlığı tepkisel-kabilevi din anlayışı, akılcı-hadari din anlayışı, gelenekçi-muhafazakâr din anlayışı ve politik-karizmatik liderci din anlayış şeklinde yazar tarafından ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. Kutlu, mezhepleri, 73 fırka şeklindeki geleneksel şematik yaklaşımdan farklı olarak zihniyetlere göre sınıflandırmış ve  bu sınıflandırmaya günümüz İslami akımları da dahil etmiştir. Böyle bir sınıflandırma Mezhepler Tarihi yazıcılığında yenidir. Yalnız Kutlu daha önce yazdığı makalelerinde, zihniyetleri ve söylemleri beş ayrı tipoloji şeklinde ele alıp açıklamaktadır. Burada beşincisini, yani “keşifçi-inzivac din söylemi”ni sadece isim olarak belirtmiş, ancak bunu açıklamamıştır. Belki tasavvufî tarikatları ilgilendirdiği için buna yer vermemiş olabilir, fakat bu  din söylemine yer verilseydi daha iyi olurdu. Bu kısım, sonraki baskılarda ilave edilebilir.
Mezhepler Tarihi Biliminin Doğuşu ve Gelişimi isimli Dördüncü Bölüm, Mezhepler Tarihi biliminin doğuşunu hazırlayan sebepler ve Mezhepler Tarihi biliminin günümüze kadar geçirdiği evreler başlıklarından oluşmaktadır. Doğuşunu hazırlayan sebepler izah edildikten sonra günümüze kadar geçirdiği evreler başlığında başlangıç dönemi, tedvîn ve tasnif dönemi, olgunluk dönemi, taklit ve daralma dönemi incelenerek açıklığa kavuşturulmuştur. Mezhepler Tarihi’nin genel İslam bilimlerinin tedvin ve tasnifi çerçevesindeki yeri tespit edilmiş ve Mezhepler Tarihi’nin gelişim evreleri alanın klasik metinleri üzerinden tahlil edilmiştir.
Mezhepler Tarihi’nin Temel Kaynakları isimli Beşinci Bölüm’de, Kalhâtî ‘nin(IV/X. Asır) El-Keşf ve’l-Beyân’ın mezhepler kısmı, Ebû Muti’ En-Nesefî Mekhûl b. Fazl’ın  (318/930) Kitâbü’r-Red Ale’l-Bida’’sı, Ebû’l-Kâsım Abdullah b. Ahmed b. Mahmud el-Belhî el-Ka’bî el-Horasanî’nin (319/931) Kitâbu’l-Makalat’ı, Ebû Muhammed el-Hasan b. Mûsâ en-Nevbahtîel-Bağdâdî’nin (311/923) Fıraku’ş-Şîa’sı, Ebû Temmâm el-İsmâilî el-Harezmî ‘nin (IV./X. asır  ?) Kitâbu’ş-Şecere’si(Bâb eş-Şeytân Kısmı), İbn Hazm Ebû Muhammed Ali b. Ahmed b. Saîd el-Endülisî ‘nin (456/1064) el-Fasl fî’l-Milel ve’l-Ehvâ’ ve’n-Nihal’i, Ebû Muhammed el-Yemenî’nin (VI./XII. asrın başları ?) Kitâbu’l-Fırak’ı (Akâidü’s-Selâse ve Seb’in Fırka), Ebû’l-Hasan el-Eşarî Ali b. İsmâîl’in (324/941) Makalatü’l-İslamiyyîn ve İhtilâfü’l-Musallîn’i  incelenerek bu eserlerin İslam düşüncesi ve özellikle de mezhepler tarihi bilimi açısından önemi ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Bu eserlerin seçiminde her bir mezhebe ait makalak ve fırak geleneğinden birer örnek seçilerek şekil ve içerik analizi yapılmıştır. Klasik mezhepler tarihçilerinin mezhepleri ele alış yöntemleri başlığı tarihsel veya betimleyici yöntem, analiz ve karşılaştırma yöntemi, eleştirel analitik yöntem, savunmacı ve reddiyeci yöntem, coğrafi dağılıma göre inceleme ve fırkaları alfabetik sırayla inceleme şeklinde ayrı ayrı incelenmiştir.
Mezhepler Tarihi’nin Sorunları isimli Altıncı Bölüm, mezhepler tarihi kaynaklarının güvenilirliği sorunu, mezheplerin tasnifi sorunu, mezhepleri isimlendirme sorunu, kavram karmaşası sorunu, mezheplerin itikadi/Kelami yapılar olarak ele alınması sorunu, mezhepleri Hz. Peygamber veya ilk dönemle ilişkilendirme sorunu, tarihsel kişiliğin menkıbevi kişilikle veya efsaneyle gerçekliğin karıştırılması sorunu, fikirlerin anonimleştirilmesi sorunu ve mezheplerinin görüşlerinin tespiti sorunu şeklinde mezhepler tarihi biliminin problemleri ortaya konmuştur.  Kutlu, daha önce yazdığı İslam Mezhepleri Tarihinde Usûl Sorunu adlı makalesinde, alanın sorunlarına çok kısa değinmiş ve daha çok çözüm önerileri üzerinde durmuştu. Burada bu eksikliği gedererek, alanın sorunlarına ciddi bir şekilde eğilmiş ve bu sorunları ele almıştır.
Cumhuriyet Dönemi’nde Mezhepler Tarihi ve Tarihçiliği: Yeni Metodoloji Arayışları isimli Yedinci Bölüm, Cumhuriyet dönemi’nde Mezhepler Tarihi’nin kısa tarihçesi, bu dönemde Mezhepler Tarihi’nde yeni açılımlar ve Mezhepler Tarihi alanında yapılan çalışmaların değerlendirilmesi konuları incelenmiştir. Özellikle Cumhuriyet dönemimde Mezhepler Tarihi biliminin geçirdiği evreler ayrıntılı bir şekilde irdelenmiştir. Cumhuriyet dönemi’nde Mezhepler Tarihi’nde yeni açılımlar olarak, sosyal-pozitivist (içtimaiyatçı) yaklaşım: Yusuf Ziya Yörükân; tarihsel-sosyolojik yaklaşım: Muhammed b. Tavit et-Tancî; normatif-teolojik yaklaşım, zihniyet çözümleyici psiko-sosyal yaklaşım gibi yaklaşımlar tespit edilmiştir. Burada bilim dalının geçirmiş olduğu metodoljik evrimler kendisine katkıda bulunan şahıslarla birlikte izah edilmiştir.
Ekler kısmında yazar Mürcii makalat geleneğinde mezheplerin 6x12+1=73 formülüne göre tasnifi, İsmaili makalat geleneğinde mezheplerin 24x3+1=73 formülüne göre tasnifi ve hadis taraftarları makalat geleneğinde mezheplerin 18x4+1=73 formülüne göre tasnifini tablolaştırarak, farklı mezheplerin 73 sayısına ulaşmak için hangi yöntemleri kullandığını açık bir şekilde ifade etmiştir. Yine makalat ve fırak kitaplarında Mutezile’nin alt kollarını tablolaştırarak Mutezili fırkaların bazı mezhepler tarihi eserlerindeki takdim farklılıkları gösterilmeye çalışılmıştır. Günümüze ulaşmış makalat türü eserler (makalat yazarlarının ölüm tarihlerine göre), İslam Mezhepleri konusunda ileri okuma için Türkçe seçme bibliyografya ekiyle eser sonlandırılmıştır.
Mezhepler Tarihi bilimine giriş niteliğinde hazırlanmış olan bu eser, alanla ilgili yeni kavramsallaştırmalar ve tasnifler getirmiştir. İslam Mezhepleri Tarihi bilimine ilgi duyan genç araştırmacılar için bir yol haritası niteliğindedir. Özellikle bilimlere giriş niteliğindeki eserlerin azlığını göz önünde bulundurursak, bu eserin mezhepler tarihiyle ilgilenmek isteyen öğrenciler ve araştırmacılar için önemi izahtan varestedir. Bu eser, şimdilik lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesindeki araştırmacıların ihtiyaçlarına cevap verecek niteliktedir. Ancak  Kutlu’nun konuyla ilgili daha kapsamlı bir çalışma yaptığını biliyoruz. Bu ve diğer çalışmalarıyla alana yaptığı çalışmalar dolayısıyla kendisine teşekkür ediyoruz ve diğer çalışmalarını, özellikle bu çalışmanın genişletilmiş halinin yayımlanmasını sabırsızlıkla bekliyoruz.
Arş. Gr. Yaşar Kocadağ
e-Mâkâlât, 2/2 (2009), 109-115.

2. Tanıtım

 

Mezhepler Tarihine Giriş

Prof. Dr. Sönmez Kutlu

Değerler Eğitimi Merkezi (DEM) Yayınları/Giriş Kitaplığı, İstanbul 2008, 204 s.

 

TANITIM: Kadir Gömbeyaz

Araş. Gör., U.Ü. İlahiyat Fakültesi

kgombeyaz@uludag.edu.tr

 

 

 

 

İslam Mezhepleri Tarihi sahasında nitelikli çalışmalarıyla tanınan Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Mezhepleri Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sönmez Kutlu tarafından kaleme alınan, İlahiyat Fakültelerinde lisans düzeyinde öğrenim gören öğrenciler için bir ders ve sahaya giriş kitabı niteliği taşıyan bu eser, Değerler Eğitimi Merkezi tarafından 2008 yılında okuyucuların teveccühüne sunuldu.

Eser, hem bir sahaya giriş hem de bir başvuru eseri olma özelliğini ve kullanışlılığını bir el kitabı boyutuyla da temin etmiş durumda. Eserin kapağında yer alan köklerini toprağa güçlü bir şekilde salmış, sağlam tek bir gövdeye, dallarında ise çok sayıda yaprağa sahip bir ağaç resmi, İslam gövdesinden çıkmış birçok mezhep yaprağını simgeleyerek, mezheplerin ortak bir kaynaktan çıkan zenginlikler olarak algılandığı fikrini ihsas ediyor. Gerek anlamlı resmiyle gerekse de güzel seçilmiş renkleriyle eser, başarılı bir dış kapağa sahip. Kitabın arka kapağında, Giriş bölümünün baş tarafından seçilmiş, İslam Mezhepleri Tarihi sahasının tanımının yapıldığı bir pasaj aktarılmış. Bu tanımda sahanın tarihinin İslami bilimler tarihinin başlangıç dönemlerine kadar gittiği vurgulanarak, bu sahayı Kelam veya İslam Tarihi gibi bazı ilimlerin altında kabul eden birtakım anlayışlara da sanki üstü kapalı bir cevap verilmiş. Eser, DEM Yayınları’na ait iki sayfalık sunuş metninde de belirtildiği gibi, herhangi bir bilim disipliniyle uzmanlık derecesinde temas kurmamış fakat onlara karşı ilgi duyan bir kitleye ön okuma sağlamak amacıyla yayımlanması düşünülen Giriş Kitaplığı serisinden çıkmış.

Kitap, kısa bir girişin ardından yedi ana bölüm, bir sonuç ve üç ek kısmı ile kaynakça bölümlerinden oluşmakta. 

Giriş bölümünde yazar Mezhepler Tarihi sahasının bir tanımını yapmaya girişmektedir. Bu bilimin konusunu, Hz. Peygamber sonrası dönemde meydana gelen toplumsal değişimin sonucunda dini ve siyasi gayelerle vücut bulmuş İslam düşünce ekolleri oluşturmaktadır. O, konuları, sorunları ve kendine özgü yöntemleriyle bağımsız bir bilim olup, temelleri, kendi görüşlerini açıklamak, yaymak ve muhaliflerinin eleştirilerine cevap vermek amacıyla küçük kitapçıklar/makaleler yazan çeşitli fırka mensuplarınca atılmış, daha sonra pek çok yönden fırkaları ele alan bir bilim hüviyetine kavuşmuştur, Şehristani ile birlikte sadece İslam içerisindeki siyasi ve itikadi bölünmeleri değil, fıkhi ekolleri, tasavvufi oluşumları, vahye dayalı olan veya olmayan dinler ve felsefi ekolleri inceleyen oldukça geniş kapsamlı bir inceleme alanı haline gelmiştir. Yazar, Mezhepler Tarihi sahasında Şehristani’nin konumuna dair değerlendirmelerde bulunmakta, onun sanki bu saha için bir işaret taşı olduğunu, ancak Şehristani’den sonra hem tasniflerin tekrarı hem de konulardaki daralma sebebiyle bir gerileme ve taklit döneminin yaşandığını vurgulamaktadır. Nitekim Selçuklular ve Osmanlılar döneminde yeni oluşan itikadi gruplarla ilgilenilmemiş, yeni tasnif ve bilgiler üretilememiştir. Ayrıca Şehristani’nin tarafsız ve betimleyici bir hüviyet kazandırma çabaları sonraki döneme sirayet etmemiş, bu sahada yazılan eserler normatif, yargılayıcı ve dışlayıcı bir çizgiye kaymıştır.

Osmanlı’nın son dönemlerinde mezhepler tarihçiliği Batılıların vesayeti altına girmiş ve İslam ülkelerini parçalamak amacıyla mezhep farklılıklarını ana gövdeden kopma yönünde güdümleyecek çalışmalara yönelmiştir. Bu, içeride de yeni bir arayışı tetiklemiş, Mezhepler tarihinin sınırları, sorunları ve yönteminin yeniden belirlenmesi yönünde adımlar atılmasına sebep olmuş, Darülfünun İlahiyat Fakültesi ve sonrasında açılan Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi gibi kurumlarda hem mensubu kalmamış hem de günümüzde yaşayan mezhepler üzerinde araştırmalar yapılmıştır.

Yazar, bu eseri genç araştırmacılara bu alanı tanıtmak ve bu alanda uzmanlaşmak isteyenlere bir yol haritası sunmak için kaleme aldığını dolayısıyla bu eserin Mezhepler Tarihi sahasının tanımı, amacı, lüzumu, alanı, tarihsel gelişimi, kaynakları, temel sorunlarını, günümüze kadar geçirdiği evreleri ve Türkiye bağlamında gerçekleştirdiği yeni açılımları analiz edeceğini belirtir.

Eserin birinci bölümü Mezhepler Tarihinin tanımı, amacı, lüzumu ve diğer bilimlerle ilişkisi konularını ele almaktadır. Bu bölümde yazar, Mezhepler Tarihi sahasının klasik kaynaklarda yapılmış tanımını verip bu tanımın önyargılı bir yaklaşım sergilediğini belirterek, yeni ve kapsamlı bir tanım yapar. Bu yeni tanım, Mezhepler tarihini, siyasi ve itikadi oluşumları öncelikle beşeri kurumlar olarak gören, tarihsel bir metotla, betimleyici ve tarafsız bir üslupla inceleyen sosyal bir bilim olarak belirlemektedir. Bu bilimin amaç ve lüzumu hususunda da bu ilmin, insanları diğer mezhepler hakkında bilgilendirmek suretiyle onlarda doğru bir tasavvur oluşturmak, taassubun yerine mezhepleri dini düşüncenin dili olarak gören bir anlayışı tesis etmek gibi bir işleve sahip olduğunu belirtir. Mezhepler tarihinin diğer bilimlerle olan ilişkisi bağlamında öncelikle ilk dönemlerde çok sıkı bir irtibatının olduğu kelam ilmi ele alınır. Burada her ne kadar pek çok noktada ortaklıklar söz konusu olsa da, konuları, sorunları ve yaklaşım tarzlarıyla iki bilimin farklı oluşuna dikkat çekilir. Mezhepler tarihinin ilişkili olduğu bir diğer bilim dalı da kaynak ortaklıklarının bulunduğu İslam Tarihi’dir. Bundan başka, mezhepler tarihinin bazı kaynaklarının hem mezhepleri hem de dinleri ele alması ve bazı mezheplerin görüşlerinde mensuplarının önceki inançlarının etkisinin tespiti noktasında başvurulacak bir alan olması itibariyle Dinler Tarihi ve dinlerin görünen unsurlarını kendisine konu edinen Din Fenomenolojisi; mezheplerin aynı zamanda toplumsal yapılar olması nedeniyle ve ayrıca günümüzde yaşayan mezhepleri de inceleme sahasında tutmasıyla Din Sosyolojisi; mezheplerin oluşumu ve iç işleyişinde etkin olan psikolojik süreçleri de dikkate alması yönüyle Din Psikolojisi, mezhepler tarihinin ilişkili olduğu diğer bilim dallarıdır. Hatta yazar, burada Batı’da Mezhepler Sosyolojisi ve Mezhepler Psikolojisi gibi yeni bilim dallarının doğmaya başladığına da işaret eder.

İkinci bölüm Mezhepler Tarihi biliminin inceleme alanları ve temel kavramları üzerinedir. Yazar, mezhepler tarihi’nin inceleme alanlarını on dört başlık altında şöyle belirler: Mezhep isimlerinin açıklanması, mezheplerin doğuş sebepleri, teşekkül süreci, mekan ve coğrafyayla ilişkisi, mezhebin hangi kişiyle/kişilerle veya toplumsal yapıyla başladığı, ilk ve sonraki temsilcileri, temel fikirleri ve kavramları, edebiyatı, fırkalara ve alt gruplara ayrılışı, yayıldığı bölgeler, diğer mezheplerle ilişkileri ve tartışma konuları, günümüzdeki durumları, İslam düşüncesine katkıları ve mezheplerle ilgili yapılan çağdaş araştırmalar. Mezhepler Tarihi’nin temel kavramlarına gelince bunlar da fırka, fırka-yı naciye, mezhep, makale ve makalat, milel ve nihal, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat ve Ehl-i Furkat, Ehl-i Bidat ve Ehl-i Ehva, Ehl-i Hak ve Ehl-i Batıl şeklinde verilmiştir. Yazar bu bölümün sonuna din-mezhep ilişkisi başlıklı bir bölüm koyarak mezheplerin dinin anlaşılma biçimleri olup, dinin aksine ilahi kaynaklı olmayıp insan ürünü olduğunu, mezhebin din gibi telakki edilmemesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Üçüncü bölüm mezheplerin doğuş sebepleri ve zihniyetler olarak tipolojilendirilmesi başlığını taşımaktadır. Bu bölümde yazar mezheplerin ortaya çıkış sebepleri olarak bazı hususlar belirlemektedir. Bunlar insan unsuru, toplumsal yapı, siyasi olaylar, eski kültür ve medeniyetler ile dini metinlerdir. Yazarın dini metinlerin yani Kuran ve hadislerin mezheplerin doğuşunun doğrudan sebebi olmadıklarını, genelde siyasi, beşeri, sosyal ve dünyevi sebeplerle ortaya çıkmış mezheplerin görüşlerini meşrulaştırmak için dini metinlere yöneldiğinin altını çizmesi önemli bir noktadır. Yazar daha önceki bazı yazılarında gerçekleştirmiş olduğu mezhepleri zihniyetlere göre tipolojilendirme işlemini bu esere de taşımıştır. Ona göre mezhepler zihniyetlerine ve dini anlama biçimlerine göre beş ana grupta değerlendirilebilir. Eserde bu tipolojiler, tepkisel-kabilevi, akılcı-hadari, gelenekçi-muhafazakar, politik-karizmatik liderci şeklinde dört grup olarak zikredilmiş, yazarın diğer yazılarında beşinci olarak ilave ettiği keşifçi-inzivacı din anlayışı, konunun baş tarafında beş tane oldukları ifade edilmesine rağmen baskıda yer almamıştır. Bu, muhtemelen bir baskı hatasının sonucudur.

Dördüncü bölümün konusu Mezhepler Tarihi biliminin doğuşu ve gelişimi üzerinedir. Mezhepler Tarihinin bağımsız bir disiplin olduğu vurgusunun temelde yer aldığı bu bölümde, geçmişte ilm-i makalat veya ilm-i makalati’l-fırak, günümüzde ise Mezhepler Tarihi olarak anılan bu ilmin ortaya çıkışını hazırlayan sebepler üzerinde durulmuştur. Ardından günümüze kadar geçirdiği evrelere geçilmiştir. Yazar bu evreleri, başlangıç, tedvin ve tasnif, olgunluk, taklit ve daralma dönemleri olarak dört bölümde incelemekte, Cumhuriyet dönemindeki yeni açılımları ise ayrı bir bölüm altında incelemektedir. Başlangıç dönemi, ortaya çıkan yeni fırka müntesiplerinin bir veya birkaç konuda kendi görüşlerini aktarmak veya muhalif mezhebin/alimin görüşlerini reddetmek amacıyla yazdığı küçük hacimli eserleri içermektedir ve bu, yazarın makale veya reddiye dönemi olarak da isimlendirilebileceğini söylediği bir dönemdir. Tedvin ve Tasnif döneminde öncelikle bazı Abbasi halifeleri tarafından güvenlik kaygısı ve siyasi amaçlarla başlatılan tüm mezhepler hakkındaki bilgileri bir araya getirme gayretleriyle Mezhepler Tarihinin temel kaynaklarının tedvin ve tasnifi gerçekleştirilmiştir. Yazarın bu faaliyetlerin başlangıcındaki devlet müdahalesinden ve Me’mun tarafından İbnü’l-Mufaddal’a mevcut mezhepler hakkında bir kitap yazması emri verildiği bilgisinden bahsetmesi önemli bir bilgidir. Böylelikle her mezhebin kendisine has görüşlerini yani makalatını biraraya getiren Makalat’lar kaleme alınmaya başlamıştır. Burada türün günümüze ulaşmayan ilk örnekleri zikredilmiştir. Daha sonra da bu döneme ait bir eser örneği olarak şu an elimize ulaşan ilk makalat türü eser olan ve Mutezili alim en-Naşi el-Ekber’e (293/906) -bazı araştırmacılar tarafından Cafer b. Harb’e (236/850-51)- nispet edilen Usulu’n-nihal adlı eserden ve içeriğinden hususen bahsedilmiştir. Bu döneme Makalat, Fırak ve Nihal Dönemi adı da verilebilir. Olgunluk dönemine gelince, bu dönemde 73 fırka hadisini mezheplere dair eserlerinin ana hareket noktası yapan ve çoğunlukla Sünni müelliflerce yazılan, ayrıca kapsamını diğer din ve düşünce ekollerini kapsayacak şekilde genişleten eserlerin yazıldığı bir dönemdir ve bu dönem Milel ve Nihal dönemi olarak da isimlendirilebilir. Bu dönemin ve aslında Mezhepler Tarihi biliminin zirve ismi Şehristani’dir. Yazar bu bölümde Şehristani’nin el-Milel ve’n-Nihal’ini değerlendirir. Bu dönemi, daha önce üretilen bilgi ve tasniflerin tekrarlandığı veya özetlenerek şerh edildiği bir taklit ve duraklama dönemi takip etmektedir. Yazar bu dönemi VIII/XIV. yüzyıl sonrasıyla başlatır ve birkaç eserden kısaca bahseder.

Beşinci bölüm Mezhepler Tarihi’nin temel kaynaklarını ele almaktadır. Burada kastedilen makalat ve fırak türü eserlerdir. Yazar bu bölümde farklı fırkalara mensup sekiz fırak müellifini ve eserini seçerek, haklarında doyurucu ve önemli bilgiler verir. Bu müellifler ve eserleri, İbazi Kalhati (IV/X. Asır ??) ve el-Keşf ve’l-beyan adlı eserinin mezheplerle ilgili kısmı, yazarın Mürcie’nin Kerrami kısmına mensup olarak nitelediği Hanefi alim Ebu Muti Mekhul en-Nesefi (318/930) ve Kitabu’r-Red ale’l-Bida’ı, Mu’tezili Ebu’l-Kasım el-Ka’bi el-Belhî (319/931) ve Kitabu’l-Makalat’ı, İmami Hasan b. Musa en-Nevbahti (311/923 ??) ve Fıraku’ş-Şia’sı, İsmaili Ebu Temmam el-Harezmî (IV/X. Asır ?) ve Kitabu’ş-Şecere’sinin Babu’ş-Şeytan bölümü, Zahiri alim İbn Hazm (456/1064) ve el-Fasl fi’l-Milel ve’l-Ehva ve’n-Nihal’i, Ehl-i Hadis’ten Ebu Muhammed el-Yemeni (VI/XII. asrın başları) ve Kitabu’l-Fırak’ı ve son olarak Eşariyye mezhebinin kurucusu Ebu’l-Hasan el-Eşari (924/1036) ve Makalatu’l-İslamiyyin’idir. Burada yazar eserlere dair ciddi bir vukufiyetle önemli bilgiler vermektedir. Bu bölümün sonunda Klasik Mezhepler Tarihçilerinin Mezhepleri Ele Alış Yöntemleri başlıklı bir bölüm açar. Bu yöntemleri, tarihsel ve betimleyici yöntem, analiz ve karşılaştırma yöntemi, eleştirel analitik yöntem, savunmacı ve reddiyeci yöntem, coğrafi dağılıma göre inceleme, fırkaları alfabetik sırayla inceleme şeklinde belirler ve her birine gelenek içerisinden örnekler verir.

Altıncı bölüm mezhepler Tarihi’nin sorunları ile alakalıdır. Bunlar, mezhepler tarihi kaynaklarının güvenilirliği, mezheplerin tasnifi, isimlendirilmesi, kavram karmaşası, mezheplerin itikadi/kelami yapılar olarak ele alınması, mezhepleri Hz. Peygamber veya ilk dönemle ilişkilendirme, tarihsel kişiliğin menkabevi kişilikle veya efsaneyle gerçekliğin karıştırılması, fikirlerin anonimleştirilmesi, mezheplerin görüşlerinin tespiti olarak belirlenmiştir. Yazar mezheplerin isimlendirilme sorunu başlığı altında mezheplerin kurucu şahsa, savunduğu fikre, ortaya çıktıkları yerlere göre, aşağılama amacıyla, tarihi bir olaya dayandırılmak suretiyle ve son olarak ayet ve hadislerde geçen kelimelere göre isimlendirilmeleri şeklinde bir gruplandırmaya da gider.

Yedinci ve son bölüm Cumhuriyet döneminde Mezhepler Tarihi ve Tarihçiliği: Yeni Metodoloji Arayışları başlığını taşımaktadır. Yazar önce Cumhuriyet döneminde mezhepler tarihi derslerine dair bir tarihçe sunar. Bu derslerin serüveni ve kimler tarafından verildiği kısaca aktarılır. Daha sonra Cumhuriyet döneminde Mezhepler tarihinde ortaya konulan yeni açılımlar maddeler halinde şu başlıklarda sunulmuştur: Sosyal pozitivist yaklaşım/Yusuf Ziya Yörükan, tarihsel-sosyolojik yaklaşım/Muhammed b. Tavit et-Tanci, normatif-teolojik yaklaşım, zihniyet çözümleyici psiko-sosyal yaklaşım. Bunlardan Sosyal pozitivist yaklaşım Yusuf Ziya Yörükan tarafından uygulanmaya çalışılmış, ancak kendisinden sonra taraftar bulamamıştır. Tarihselci-sosyolojik yaklaşım, özellikle oryantalistlerin yaklaşımından etkiler taşımaktadır ve Türkiye’de ilk defa Muhammed Tanci tarafından uygulanmıştır. Daha sonra bu yaklaşımı eserlerinde Ethem Ruhi Fığlalı ve Hasan Onat uygulamaya devam etmiştir. Normatif teolojik yaklaşım ise klasik mezhepler tarihi eserlerinin mezhepleri fikirler çerçevesinde değerlendiren, onları hak-batıl kategorisine göre değerlendirip, hak kabul edilen Ehl-i Sünnet’e uzaklıkları açısından konu edinen yaklaşımını devam ettiren Şerefeddin Yaltkaya, İzmirli İsmail Hakkı, Yaşar Kutluay gibi araştırmacılarca uygulanmıştır. Zihniyet çözümleyici psiko-sosyal yaklaşım ise kitabı yazarı Sönmez Kutlu’ya aittir. Bu yaklaşım, mezhepsel farklılıkları insanın tabiatında bulunan tipolojilerle örtüştüren, aynı kültürel, siyasi, ekonomik ve dini ortamlarda yer alsalar bile kişilerin niçin birbirinden farklı dini anlama ve yaşama biçimlerine sahip olabildikleri sorusundan hareket ederek, din sosyolojisi, din psikolojisi, bilgi sosyolojisi gibi diğer bilimlerin verilerinden yararlanarak bir sistem inşa etmeye çalışan bir yapıya sahiptir.

Daha sonra yazar Cumhuriyet döneminde mezhepler tarihi alanında yapılan çalışmalara dair bir değerlendirme sunar. Burada, Darulfünun İlahiyat Fakültesi Dergisi’nde yayınlanan bazı önemli makalelerin taşıdıkları özellikler üzerinde kısaca durulur, ayrıca günümüzde mezhepler tarihi alanında yapılan çalışmalar niteliklerine göre sınıflandırılır, eksikliklerine işaret edilir.

Eser, içerisinde anılan önemli noktalara işaret eden bir sonuç bölümüyle sona erdirilmiştir. Sonuç bölümünü birtakım faydalı ekler izlemektedir. Ek-1, çeşitli tablolardan oluşmaktadır. Bu tablolar, mezhepleri özellikle 73 fırka hadisini esas alarak tasnif eden ve mezhepleri 73 sayısına göre düzenleyen eserlerdeki fırka tasnifleridir. Bunlardan ilki, yazarın Mürcii makalat geleneği olarak adlandırdığı Hanefi ulemanın tercih ettiği 6x12+1=73 formüllü fırka tasnifidir. Bir diğeri, yazarın İsmaili makalat geleneği olarak adlandırdığı ancak yalnızca İsmaili Ebu Temmam tarafından uygulandığını bildiğimiz 24x3+1=73 formüllü tasniftir. Sonuncu tasnif de yazar tarafından Hadis taraftarları makalat geleneği diye adlandırılan 18x4+1=73 formüllü tasniftir. Dördüncü tablo Mutezili fırkaların çeşitli fırak kitaplarındaki takdimini içerir. Burada Ebu Muti, Bağdadi, Ebu Temmam, Şehristani, Ebu Muhammed ve Kalhati’nin eserleri seçilmiş ve toplamda 46 farklı Mutezili fırkanın zikredildiği tespit edilmiştir.

İkinci ek ise, günümüze ulaşmış makalat türü eserleri makalat yazarlarının ölüm tarihlerine göre sıralayan bir listedir ki, sahanın araştırmacıları için önemli bir kaynak listesi sunmaktadır. Üçüncü ek yine sahayı tanımak ve uzmanlaşma yolunda ilerlemek isteyenler için Türkçe eserlerden oluşan seçme bir bibliyoğrafyadır. Listeye kaynakçada yer alan eserler tekrar olmaması için alınmamıştır.

Eser, gerçekten yazarının başlangıçta hedeflediği üzere, Mezhepler Tarihi sahasını tanımak ve bu sahada yol almak isteyen kişiler için ilk elden başvurulacak bir kaynak ve yol haritası sunmaktadır. Konular kısa ve öz tutulmaya çalışılmış, örneklemelere başvurulmuş, sahanın temel kaynakları tanıtılmaya çalışılmıştır. Daha iyi bir anlamayı sağlayabilmek için konular genellikle maddeler halinde sunulmuş, sıklıkla çeşitli kategorilendirmelere başvurulmuştur. Bu durum, çok yönlü ve karmaşık bir yapıya sahip olan insanoğlu ile alakalı yapılan tüm kategorileştirme çabaları gibi, reel olanı belli kalıplar içerisinde ele almak suretiyle gerçeği ıskalama, nüansları kaçırma ve zaman zaman indirgemeci ve genellemeci tavırlara düşme tehlikesini içerse de sahayı tanımak isteyen muhatap kitlesi dikkate alındığında başvurulması kaçınılmaz bir yöntem olmaktadır. Yazar bu noktayı gözeterek hemen her konuda genel anlamda fikir verici, faydalı ve pratik sınıflamalar ve başlıklandırmalara gitmiştir. Bazı kategorileştirmeler yazara ait denemeler olup eleştiriye ve katkıya açıktır.

Sonuç olarak eser, ilahiyat fakültelerindeki Mezhepler Tarihi dersleri için lisans düzeyindeki öğrencilere okutulmak üzere büyük ihtiyaç hissedilen temel ders kitabı niteliğini gayet iyi bir şekilde karşılamaktadır. Bu eksikliğin ehil bir el tarafından giderilmiş olması da esere ayrı bir değer katmaktadır.

 

Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, cilt: 18, sayı: 1, 2009, ss. 629-636.

 

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam48
Toplam Ziyaret907582
Yeni Çıkan Eserler


İnsani ve Ahlaki Değerler
Prof. Dr. Sönmez Kutlu


İmam Maturidi ve Maturidilik
(Özbek Türkçesi)
Prof. Dr. Sönmez Kutlu


 Türk Müslümanlığı Üzerine Yazılar


Güncel Dini- Siyasi Meseleler Üzerine Yazılar



Selefiliğin Fikri Arkaplanı