• Prof. Dr. Sönmez Kutlu
    • Prof. Dr. Sönmez Kutlu

Üyelik Girişi
Başlıklar
Site Haritası
Onat Kitaplığı
   

Hasan Onat Kitaplığı
Hazırlayan Prof. Dr. Sönmez Kutlu


Sorularla İslam Mezhepleri
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Prof. Dr. Sönmez Kutlu


İslam Bilimlerinde Yöntem
 Prof. Dr. Hasan Onat
  Prof. Dr. Sönmez Kutlu


Din Anlayışımız Üzerine Denemeler
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Prof. Dr. Osman Aydınlı



Küreselleşme Din ve Terör
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Prof. Dr. Sönmez Kutlu


Alevilik Kızılbaşlık Bekataşilik
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Prof. Dr. Sönmez Kutlu ve Prof. Dr. Ömer Faruk Teber


Din İnsan ve Anlam Arayışı
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Dr. Betül Yurtalan


Aforizmalar
Toprak Tohum ve Kökler
Yazar: Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Dr. Fatıma Nur Demir


İslam'ın Akılcı Yorumu
Prof. Dr. Hasan Onat
Hazırlayan: Prof. Dr. Sönmez Kutlu 

Kırgızistan'da Dini Bayramlar

 KIRGIZİSTAN'DA RAMAZAN VE DİNİ BAYRAMLAR ÜZERİNE BİR İNCELEME

Kırgızlar, Türk dili ve edebiyatını, dini ve milli gelenek ve göreneklerini çoğunlukla yazılı ve sözlü olarak bugüne taşıyabilen  en eski Türk boylarından birisidir. Bunun farkına varan Sovyetler Birliği, Kırgız Türkleriyle diğer Türk dünyası arasındaki tarihi, dini, kültürel ve siyasi bağları tamamen koparmaya çalışmış ve onlara Türklerden farklı bir millet kimliği kazandırmak istemiştir. Bu kültürel ve toplumsal asimilasyona ve vatanlarının işgaline karşı çıkan Kırgız ve diğer Türk boylarının başlattığı bağımsızlık hareketi Sovyetler Birliği tarafından “Basmacılar Hareketi” olarak isimlendirilmiştir. Sovyet idaresi, özgürlük hareketlerine destek vererek kendilerine karşı çıkanları ya öldürmüşler, ya sürgün etmişler veya kanlı bir şekilde bastırmışlardır. Daha sonra Türkistan’da yaşayan Türk boylarını birbirine düşman hale getirmek için yeni politika ve stratejiler geliştirmişlerdir.

GİRİŞ
Kırgızlar, Türk dili ve edebiyatını, dini ve milli gelenek ve göreneklerini çoğunlukla yazılı ve sözlü olarak bugüne taşıyabilen  en eski Türk boylarından birisidir. Bunun farkına varan Sovyetler Birliği, Kırgız Türkleriyle diğer Türk dünyası arasındaki tarihi, dini, kültürel ve siyasi bağları tamamen koparmaya çalışmış ve onlara Türklerden farklı bir millet kimliği kazandırmak istemiştir. Bu kültürel ve toplumsal asimilasyona ve vatanlarının işgaline karşı çıkan Kırgız ve diğer Türk boylarının başlattığı bağımsızlık hareketi Sovyetler Birliği tarafından “Basmacılar Hareketi” olarak isimlendirilmiştir. Sovyet idaresi, özgürlük hareketlerine destek vererek kendilerine karşı çıkanları ya öldürmüşler, ya sürgün etmişler veya kanlı bir şekilde bastırmışlardır. Daha sonra Türkistan’da yaşayan Türk boylarını birbirine düşman hale getirmek için yeni politika ve stratejiler geliştirmişlerdir.  Bunun soncunda ateizm konsept olarak benimsenmiş ve bütün ders programlarında yer almıştır. Hatta Tanrı tanımazcılık adıyla bir ders konularak inançsızlık telkin edilmeye, İslam inanç, ibadet ve ahlak sistemi çürütülmeye çalışılmıştır. Sovyetler birliğinin bütün çabalarına rağmen, Türk boyları arasında dini ve milli duygular yok olmamış; etle kemik gibi kaynaşmış  Türk gelenekleri ile İslami inanç ve uygulamaları korunarak günümüze kadar devam ettirilmiştir. Özellikle Manas destanı, Türk ve Müslüman kimliğinin korunmasında önemli bir rol oynamıştır.Sovyetlerin Orta Asya’da ve işgal ettiği diğer yerlerde yürürlüğe koyduğu kültür ve din politikaları üzerine, 1990’lı yıllardan itibaren  pek çok araştırma yapılmaya başlandı. Bu konuda yapılan incelemelerde Kırgızlarla ilgili olanlar, genelde Kırgızların tarihi, dili, edebiyatı ile gelenek ve görenekleri üzerinde yoğunlaştı. Bununla beraber Sovyetler öncesi ve sonrası ile bağımsızlık dönemindeki Kırgızların dini tarihi konusunda ciddi araştırmalar, diğer alanlarla kıyaslandığında istenen düzeye ve miktara ulaşamamıştır.[1] Ayrıca yapılan araştırmaların bir kısmı, yazılı kaynaklar ve araştırmalar üzerinden gerçekleştirilmiş olup Kırgızlar arasında doğrudan gözlem ve incelemeye dayanmamaktadır. Bu açıdan Kırgızlarda dini hayat,  son zamanlarda dinler tarihçileri, din sosyologları, antropologlar ve mezhepler tarihçilerinin dikkatlerini çekecek önemli bir ilgi alanı olmaya devam etmektedir. Kırgızistan’ın Oş şehrinde Oş Devlet Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde 1997-1999 yılları arasında misafir öğretim Üyesi olarak  görev yaptım. Bu dönemde, doktora çalışmamın  Orta Asya ile ilgili  olması ve mezhepler tarihçisi olmam sebebiyle, dinin cemiyetteki fikri ve pratik tezahürlerini, özellikle de Kırgızlarda Ramazan Orucu, Ramazan ve Kurban Bayramı ile ilgili yaşatılan uygulama, inanç, gelenek, görenek ve kültürü gözlemlemeye ve incelemeye başladım. Diğer ibadetlerin uygulama sıklığı ile kıyaslandığında oruç ibadeti diğer dini ibadetler arasında en dikkat çekeni idi. Çünkü  coşkulu bir şekilde yaşatılmaktaydı. Hatta Manas Destanı hariç hiçbir konuda olmadığı kadar toplumun bütünü tarafından ezberlenen ve son zamanlarda yazıya geçirilen  Caramazan (Ya Ramazan)  geleneği mevcuttu.  Aslında bu gelenek sadece Kırgızlarda yaygın değildi, Özbek, Kazak, Ahıska, Uygur ve diğer boylar arasında da sürdürülmekteydi. Ancak en fazla varyantı, görebildiğim kadarıyla Kırgızlara aitti. Bu Ramazan manilerinin farklı biçimlerini toplamak, çeşitli bilim dallarına ait yöntemlerle yapılacak  müstakil çalışmaları gerektiren bir husustur. Bu makale belli bir bilim dalının yöntemlerine göre yazılmış bir makale olarak görülmemelidir. Çünkü burada zaman zaman bilimsel verilere, zaman zaman gezi ve gözlemlere, zaman zaman da  bazı hatıralara yer verilecektir. Amacım Kırgızların dini hayatının önemli bir kesitini oluşturan Oruç ve dini bayramlarla ilgili tespitlerimi Türk okuyucusuyla paylaşmaktır. Bu konuyu yazmayı çok önceden beri planlamıştım, ancak elimde dökümanlar olmasına rağmen şimdiye kadar yazmaya zaman bulamadım.
1.Sovyetler Birliği Dönemi
Türkiye’de olduğu gibi diğer Türk coğrafyalarında da en fazla yerine getirilen ibadetlerden birisi oruçtur. Bu sebeple, dini mensubiyet şuurunun yok edilmesi için Sovyetler Birliği döneminde, Müslüman halkın oruç tutması engellenmeye çalışılmış ve oruç tutanlar takibata uğramıştır. Bu ibadeti ortadan kaldırılabilmek için, orucun eski geleneklerden İslam’a geçen bir gelenek olduğu, hatta fakir ve kimsesizlerin aç kalması sonucunda gelenekselleştiği ve bu açlığı dinle meşrulaştırdığı veya bunun sonucunda dinselleştirdiği isbat edilmeye çalışılmış, bu sebeple araştırmalar yayınlanmış ve makaleler yazılmıştır.[2] Mevcut yönetimin emri doğrultusunda araştırma yapan Ateist ve Marksist araştırmacıların boş durmamasına ve din düşmanlığı yapmalarına rağmen, Müslüman Kırgız halkı Oruç tutmaktan geri kalmamış, 1960’larda yaşlılar  arasında oruç tutma oranı % 50’nin altına düşmemiştir. Arşiv belgeleri ve istihbarat bilgilerinden ortaya çıkan bu oranlar, Sovyet yöneticilerini ve az önce sözü edilen Marksist araştırmacıları endişelendirmiştir. Dercenov tarafından, bu rakamın 1980’li yıllarda % 35-30’lara düştüğü ileri sürülmüştür. Aslında her geçen gün dinin zayıfladığına inanan kimseler, gerçekte böyle olmamasına rağmen verileri inandıkları şekilde takdim etmeye ve gerçekleri gizlemeye çalışmışlardır. Hatta planın bir parçası  olarak, orucun öğrenciler arasında 1980’li yıllarda, 15 yıl önce  ülkenin güney bölgesindeki önemsendiği kadar önemsenmediği ileri sürülmüştür. Sovyetler Birliği döneminde yazılan ideolojik eserler, oruçla ilgili uydurma inanç ve uygulamalardan bahsederek halkın ve genç neslin nazarında en çok uygulanan bu ibadeti batıl inanç ve gelenek olarak göstermeye çalışmıştır. Oruçla ilgili ne kadar tarafgir ve ideolojik bir tavır sergilendiği yukarıda zikredilen eserden ve yaşlı Kırgızların anlattıklarından açıkça anlaşılmaktadır. Adı geçen kitapta oruçla ilgili bazı çarpıtmalar dikkati çekmektedir. Örneğin, yazarın iddiasına göre, İslam’da zengin kimseler, mescide para  veya kurbanlık hayvan verirse oruçtan muaf olurlar. Ayrıca din yolcu olanlara oruç tutup tutmama konusunda ruhsat verdiği için, zenginler birbirine misafirliğe giderek oruç tutmaktan kurtulurlar.[3] İslam’da da böyle bir inanç söz konusu olmadığı gibi halk arasında da bu şekilde inanılmamaktadır. Orucu fakirlerin ürettiği hurafe veya zenginlerin sömürü aracı olarak üretilen bir uygulama olarak gösterme fikrini çürütebilmek için bazı din bilginleri Oruc’un Müslümanlar arasında eşitliğin simgesi ve demokratik bir gelenek olduğunu savunmuştur. Aslında Müslüman halk, dine karşı yapılan aleyhteki bu propogandaya yine onların diliyle bir tepki geliştirmeyi denemiş, ancak bunu kabul ettirememişlerdir. Bu defa Marksistler, şöyle bir arguman geliştirmiştir: Bugün emekçilerin oruç tutmaya ihtiyacı yoktur. Hatta oruç tutmak onların sıhhatine zarar vermekle kalmayıp çalışmalarının verimini de düşürmektedir. Onlara göre, Müslümanların bu tür gelenek ve göreneklerinin zararlı olduğunu anlatmak ve halkın bu tür inançlarına karşı mücadele etmek gerekir.[4]Sovyetler Birliği döneminde dine karşı takınılan ideolojik tutum, ders programlarına ve kitaplara teorik olarak yansımakla kalmamış pratik hayatta da baskıya dönüşmüştür. 1990’lı yıllardan önce Sovyet okullarında eğitim görmüş  pek çok kimsenin verdiği bilgiye göre, öğrencilere sabahleyin oruçlu olup olmadıkları sorulur, oruçlu olanlara su içirtilerek oruçları bozdurtulurdu. Hatta bazı yerlerde,  öğlenleri okulun önüne bir öğretmen dikilir, bu öğretmen, öğrencilere bir parça ekmek vererek, onları oruçlarını bozmaya zorlardı. Yemeyenler ve oruçlu olduğu tespit edilenler cezalandırılırdı. Ayrıca Ramazan aylarında çocukların veya şairlerin kapı kapı dolaşarak  Caramazan (Ya Ramazan) manisi söylemeleri yasaklanmıştır. Okullarda çocuklara, bu manileri  söylememeleri için telkinde bulunulur ve tehdit edilirdi. Bütün bu baskılara rağmen, oruç tutan halk, gizli olarak evlerde  kendi aralarında teravih kılardı. Hatta kadınların da kendi aralarında ayrıca teravih kıldıklarını bazı kimselerden dinlemiştim. Ancak beni en çok etkileyen hususlardan birisi, yaşlılardan duyduğum şu uygulamaydı. Sovyetler Birliği, programlarda inançsızlığı ve ateizmi propoganda eden uygulamalara başlayınca, bazı yaşlılar  her akşam çocukları çağırıp  yavrum sizlere okulda  Allah’ı inkar etmeyi öğretiyorlar deyip kelime-i tevhid ve kelime-i şehadet getirterek tecdid-i iman yaptırırdı. Böylece genç neslin İslam’dan uzaklaşması ve Müslüman kimliğini kaybetmesinin önün geçilmeye çalışılırdı.
2.Kırgızlar Arasında Oruç
Kırgızlar, duaya büyük önem verir, okunan Kur'an'a büyük ihtiram gösterirler. Hayatlarının mutlu ve üzüntülü anlarında bu ikisine mutlaka yer verirler. İbadet konusuna gelince, namaz kılanların sayısı az olmakla beraber, oruç daha yaygındır. Oruç ibadetini yerine getirmeye diğer ibadetlere göre daha fazla özen gösterirler. Özellikle oruç, ülkenin güneyinde,  kültürel ve dini yozlaşmanın  az görüldüğü kırsal kesimlerde daha canlı ve coşkuyla yerine getirilir. Genelde Oruç, Ramazan ayı başlamadan bir gün önce Bayram havasıyla karşılanır. Kırgızlarda, Ramazandan bir gün önce, köy veya sokak sakinleri iki guruba ayrılır. Sırayla bütün evler ziyaret edilir, yemekler yenir, Kur’an okunur, ev halkının sağlık ve sıhhati için dualar yapılır. Aynı şey, bazı yerlerde bayramın birinci günü veya ikinci günü de tekrarlanır.  Bağımsızlıkla birlikte Kırgızistan'da 1990’lı yıllarda halk arasında dine karşı büyük bir ilgi başlamış ve bu tarihlerde bazı bölgelerde oruç tutanların sayısında önemli bir   artma olduğu ileri sürülmekte ise de, genel nüfus içerisinde bugün  bu oran söylenenin  çok altındadır. Kırgızistan’da bulunduğum yıllarda, Türkiye’de olduğu kadar, çarşıda pazarda Oruç ayı olduğunu hissettirecek canlı bir ortam göremedim. Ancak  yıldan yıla Ramazan ayına ve oruca karşı ilginin arttığı görülmektedir. Aynı şekilde namaz kılanların ve camiye devam edenlerin sayısında bir artış sözkonusudur. Haftanın bir günü hariç her gün açık olan halk pazarında dini kitapların satışlarında artma gözlenir. Hatta kitap satanlardan birisinin söylediğine göre, günde en az 20 Kırgız, Kırgızca Süröttör Menen Namaz  ( Resimlerle Namaz ) adlı kitabı sormaktadır. Bu kitabın, Ramazanda satış miktarında gözle görülür bir artış vardır. Özbeklerin namaz kılma oranı Kırgızlara göre daha yüksektir. Ramazan’da bu kitabın Özbekçesi daha çok aranmaktadır. Özbek ya da Kırgızlar arasında oruç ibadeti namaza oranla daha yaygındı ve daha fazla kişi tarafından yerine getirilmekteydi. Bazı kimseler, soğuktan, hastalıktan, evinde yalnız yaşadığından, gece kalkamadığından, maddi sebeplerden dolayı oruç tutamadıklarını  söylüyordu.Ramazan ayı, köylerde  daha coşkulu ve heyecanlı geçmekteydi. Ramazandan bir gün öncesine Arapa (Arefe) günü denir. Arapa günü sabah namazından sonra topluca mezarlıklar ziyaret edilir, Kur’an okunur, dualar yapılır. Bazıları yakınlarının mezarına, sevdiği yemekleri bırakırlar. Kimileri de mezarların üzerine mum yakar.  Kadınlar da ayrıca gidip mezarları ziyaret ederek Kur’an okur, dualar ederler. Mezarık ziyaretinden dönen cemaat, bir yıl içerisinde ölen kimselerin yakınlarını ziyaret ederler, orada hazırlanan sofradaki ekmekten yerler ve ölenler için Kur’an okuyup dua ederler.[5] Ramazn boyunca komşular birbirlerine iftar verirler.  Ramazan'da iftarda verilen yemekler başında güneyde pilav, Kuzey'de ise beşparmak gelmektedir. Misafir olan evde mutlaka Beşbarmak yapılır. Bu çok yaygındır. Ayrıca Ramazan'da hatim okuma geleneği vardır. Hatim dolayısıyla zengin bir sofra hazırlanır. Mutlaka bir koyun kesilir. Kazanda pişirilen koyun sofraya getirilir. Önce Kur'an okunur. Genelde Kur’an’dan Fil suresinden  aşagısı okunur, dua edilir ve sevabı kurban sahibine bağışlanır. Koyunun başı, Kur'an okuyana verilir. Ayrıca halk Kur’an okuyan moldolara (imamlar/din görevlileri) para toplayıp verir.Üniversite çevrelerinde oruç tutma oranının % 30’lara vardığı görülmektedir. Kırgızistan’da bulunduğum ilk yıl, Yılbaşı Ramazan ayına denk gelmişti. Kırgızlar’da Yılbaşı resmi törenlerle ve ziyafetlerle kutlanması dolayısıyla Rektörlük, gündüz  bir yılbaşı kokteyli verdi. Kokteyl, saat ikide başladı. Oş Üniversitesi’nin büyük salonunda yapılan bu kokteylde her fakülteye ayrı bir masa ayrılmıştı. Ramazan olmasına rağmen bazı masalarda içkiler vardı ve pek çok kişi oruç değildi. Bununla birlikte sunucu oruçluların da olduğunu onların biraz sabretmesi gerektiğini söyleyerek onlara hoş vakit geçirmelerini sağlamaya uğraşıyordu. Oruc tutamayanlar, akşam ezanı okununcaya kadar beklediler ve iftar edildikten sonra yiyip içtiler. Diğer taraftan Oş Üniversitesi Rektörü, kendisi oruç tutmadığı halde, Ramazanda Aksakallara (Yaşlı-ihtiyarlar) ve Mollalara iftar yemeği verdi. Kırgızlar arasında oruç tutma oranı Kuzey ve güney arasında değişmektedir. Kuzey’e göre güney daha dindardır ve dini ibadetleri yerine getirme oranı daha yüksektir. Ramazan ayında Narın Oblası Cumgal ilçesi Kök-oy Köyü'nde  irşad faaliyetinde bulunan Fakültemiz öğrencilerinden birisi bu konuda şu tespiti yapmaktadır: “Benim bulunduğum bölgede, dini ibadetleri yerine getirenlerin sayısı, yok denecek kadar azdır.  Mesela beş vakit namaz kılanların sayısı beş yaşlı insandı. Ama oruç tutanların sayısı çoktu. Bir tane namaz kılan kadın yoktu.  Köyden hacca gidip gelen de yoktu. Dini ibadetleri yerine getirme oranı, güneye, yani Oş ve Celalabad’a  göre çok daha azdı.” Kuzeydeki dine olan ilginin azlığı, genelde bilgi eksikliğine, Sovyetler Birliği dönemindeki ahlaki yozlaşmaya ve Sovyet sonrası dönemde İslam’ın doğru bir şekilde anlatılamamısına bağlanmaktadır. Kuzey bölgeye irşad için gönderilen öğrencilerimizden birisi Kuzey’deki dini durumu şöyle tasvir etmektedir: “Aslında halkın İslam’a ve İslam’ı öğretmek üzere gelen din görevlilerine büyük saygısı var. İslam’ı öğrenmek istiyor. Ancak kuzeye Ramazanda medreselerden davetçiler gönderilmektedir. Bunlar bazı katı kuralları oralara taşımaktalar, sözleri, davranışları ve giyim biçimleri garip karşılandığından insanları kendilerine çekememektedirler. Ayrıca, Pakistan ve Arapların din anlayışını veya sufiliğin metodlarını kullanmaktadırlar. Bişkekte klasik eğitim alıp buralara gelen kimseler, kadınların elinden çay içilmiyeceğini ve onların yüzüne bakmanın haram olduğunu söyledikleri için halk onlara, dolayısıyla dine mesafeli duruyor. Ayrıca bunlar hutbeleri Kırgızca değil Arapça okuyorlar. Yalnız namazdan önce Kıngızca vaaz  ediyorlar. Bu yolla halkla iletişim kurabilmeleri zorlaşıyor. Bu yüzden halk, bunların sunduğu İslam anlayışını benimsemekte tereddüt ediyor. Bize daha çok güveniyorlar. ” Kuzey bölgede bu konuda büyük bir bilgi boşluğu bulunduğu ve İslam’ı doğru bir şekilde öğretmenin son derece önemli olduğunu bölgeye giden herkes belirtmektedir. Issık Köl’de görev yapan öğrencilerimizden birisi halka doğru bilgiler verildiği takdirde İslam’a karşı ilginin artacağı tespitini yapmaktadır: " Ben hemen şunu farkettim. Kuzey Kırgızistanın insanları, İslam dinine oldukça hürmetli ve hatta ona  susamış.  Kızlar 9, erkekler 12 yaşından itibaren oruç tutuyor. Bazı çocuklar başında üç gün ortasında üç gün sonunda üç gün tutuyor. Kuzeyde bazı bölgelerde oruç tutanların sayısının % 10’a kadar düşmektedir. Gittiğim 4000 nüfuslu köyde, 14  kişi teravih kılıyor. I. cuma gününde, 6-7 kişi ile Cuma kıldık. II. Cuma'da 15-16 kişiyle kıldık. Bayram namazında, 83 kişi geldi. Cami soğuk olduğundan hasta olmasınlar diye, namazları ayakkabılarla kılıyorlardı. Sadece ben ayakkabları çıkarıp kıldım. Bölgede Ramazan'da akşam ezanı okunurdu. Fakat haporlör yoktu, herkes duyamazdı. Televizyonda okunan ezana uyulurdu. Gece uyandırmak için, sala  verilmiyordu. Herkes saatiyle uyanıyordu ya da  Pazarlarda satılan İmsakiyelere göre hareket ediyorlardı. Kırgızistan'da hoparlörle ezan okuma yeni yeni yaygınlaşıyor. Ama ezanın mutlaka okunmasını istiyorlar. Türkiye'den giden din görevlileri bu cihazları götürmüşler. Bir süre sonra bu cihazlar bozulmuş. Ezanı duyamayınca görevlilere niçin ezan okumuyorsunuz diye soruyorlar. Fitreler, mollalara verilir. Mollalar alıp onu yetim, öksüz ve kimsesizlere dağıtır. Benim kısa süreli görevim sırasında namaz kılanların  ve Ramazan'da oruç tutanların sayılarında önemli bir artış oldu. "Kırgızistan’da imamlara devlet tarafından maaş ödenmez. Özellikle Ramazan ayında Namaz ve Teravih namazlarını kıldırmak için mollalar tutulur. Ramazanda namaza gelenler kendi imkanları ölçüsünde imamlara para verir ve buna namaz hakkı (namaz akı) denir. Ayrıca Sadaka-ı Fıtırlar, mollalara verilir. Onlar ilgili yerlere verirler. Mollalar, verilen bu paranın   % 10-20'sini mescitlere harcadıklarını söylemektedirler. Kırgızlar arasında çok eskiden beri süregelen ilginç uygulamalardan da bahsedilir. Bunlardan bir kısmına hala rastlanmakla beraber bir kısmı artık terkedilmiştir. Ama Fergana’da 1880’lerde mollalar tarafından verilen bir fetvayı burada zikretmek istiyorum. Ramazan ayı, yaz dönemine rastladığı için, pamuk tarlalarında çalışan işçiler oruç tutmakta zorlanmışlar. Bundan dolayı da verim düşmüş. Bunun üzerine bazı zenginler (manaplar), dönemin mollalarına başvurmuşlar. Mollalar bir yıla mahsus olarak o yıl orucu kışa ertelemişler Bu olayın doğruluğu ve hangi bölgede uygulandığı konusunda kesin belgelere ulaşamadım.  Kırgızlar arasında Ramazan ayıyla ilgili ilginç bazı inanç ve uygulamalar vardır. Bunların bir kısmı hala yaşamaktadır. Söylendiğine göre, Ramazan geldiğinde durumu iyi olanlar, yani zenginler, yaz günlerinde sıcakta oruç tutmanın güçlüğü dolayısıyla, çadırı alıp yaylaya gidermiş ve  serin mekanlarda rahatça tutarmış. Bayram namazına yetişemeyenlerin bunu telafi ile ilgili ilginç bir inanıştan da bahsedilir. Buna göre, bayram namazına geç kalıp kılamıyan kimse 40 taş çevirince Bayram namazını kılmış gibi olur.[6]Halk arasında ilginç bir inanış ta, Ramazanda  bir ay boyunca hanımıyla cinsel ilişkiye girmenin orucu bozacağı inancıdır. Hala buna inananların olduğu söylenmektedir. Ramazan dolayısıyla irşad faaliyetleri için gönderdiğimiz öğrencilerimize en çok sorulan sorular arasında bu husus bulunmaktadır. Son zamanlarda bunun yanlış bir bilgi olduğu vurgulanmaktadır. Halk arasında ne kadar uyulduğu bilinmemekle birlikte Kırgızlar için yazılan İslam ibadetleri diye bilinen ve çok okunan bir kitapta, kaynamamış suyla iftar etmek müstehab olarak gösterilmekte [7] ve Özbekler için yazılan bir kitapta makattan su kaçıp orucun bozulabiliceği ihtimaliyle Ramazanda havuzda veya benzeri yerlerde gusülden uzak durulması önerilmektedir.[8] Bazı mollalar bu ayı, maddi gelir getiren bir ay olarak görmüştür. Bu sebeple şairler tarafından bu tür mollalar şiirlerde eleştirilmiştir.[9] Kırgızistan’da Kırgızlar dışında Özbekler, Uygurlar, Ahıska, Kazak ve Dunkanlar da bulunmaktadır. Özbekler, güneyde önemli bir nüfusa sahiptir. Onlar  arasında oruç ve diğer ibadetlerin yerine getirilme oranı daha yüksektir. Özbek kadınlar, farklı faaliyetler gerçekleştirir. Onlar, Otinça diye bilinen Kur’an okuyan ve güzel vaaz eden  bir kadının evinde toplanırlar, vaaz dinler, namaz kılarlar. Kadınlar arasında da oruç tutma oranı yüksektir. Ramazanda hastalar ziyaret edilir, fakir ailelere yardım edilir. Ramazanın son gecesine Arefe günü denir. Arefe gününde mutlaka Özbek plavı yapılır. Komşular birbirine plav verir. İftar yemeği o gün ailece yapılır ve dualar yapılır, çocuklara güzel tavsiyelerde bulunulur. Camilerde Hatm-ı Kur’anlar bitirilir. Arefe günü doğan çocuk kız ise, Arafat, erkek ise Arapboy adı konulur. Burada Ramazan ayında Ahıska Türkleriyle geçirdiğim iki gün boyunca yaşadığım ve hiç unutumadığım önemli izlenimlerimi anlatmadan geçemeyeceğim. Oş İlahiyat Fakültesi’nde Ahıska Türklerinden bir öğrencimiz vardı. Ramazan’ın son günlerinde onun ailesine misafir oldum. Babası çok dindar birisiydi ve de içinde Türkiye’ye yerleşme ümidi taşıyordu. Görüştüğüm Ahıska Türkleri'nin tamamı, Türkiye’ye karşı çok samimi hisleri ve sevgileri vardı. İftara bir başka  eve davet edildik. Gittiğimiz evdeki manzarayı görünce, kendimi iftar sofrası için hazırlık yapan bir Anadolu köyündeymiş gibi hissettim. Türk sofralarının iftar için hazırlanan geleneksel yemeklerinin tamamı sofraya geldi.  İftarı açtıktan sonra akşam namazını kıldık.  Daha sonra Ahıskalı Türklerin geçmişte Ahıska’dan Özbekistan Taşkent’e, oradan Fergana’ya, oradan da Bişkek’e yerleşmeleri ile ilgili acıklı hikayelerini dinledim. Bu sırada yetmiş yaşlarında bir amcanın babasının da Türkiye'yi çok sevdiğini ve her namazdan sonra şöyle dua ettiğini söylemesi beni son derece duygulandırdı: " Ya Rabbi ! Bütün devletleri koru, ama onun içinde özellikle Türkiye'yi koru. O, Türk Dünyası'nın dağılmayan ve ayakta kalan tek bohçasıdır. Aman evlatlarım Türkiye'yi sevin ve onu yüceltin "  O gün Teravih namazını kıldık ve geri döndük. Ertesi gün başka bir Ahıskalı’nın evine davet edildik. İkinci gün Teravih namazını, kendi öğrencimiz kıldırdı. Bu duruma babası çok sevinmişti. Eve döndüğümüzde, ailelerinin Sovyetler Dönemin'de yaşadıklarını anlattı. Aile Taşkent'e sürüldüğünde Babası Almanlara karşı savaşmak için askere alınmış. II. Dünya Savaşı’nda esir düşmüş  ve 3 yıl Almanya'da esir kamplarında kalmış.  Daha sonra serbest bırakılınca gelip sora sora Taşkent'teki babası ve yakınlarını bulmuş. Sonra burada evlenmiş ve çoluk çocuk sahibi olmuş. Hem babası hem de kayınpederi çok dindar ve bilgili insanlarmış. Babası askere alınmadan önce, bir süre İstanbul'a gidip orada okumuş. Osmanlı kültürüyle yetişmiş. Bu sebeple her nereye gitmişlerse orada çocuklara ve isteyen herkese gizli gizli Kur'an okumayı ve İslamı öğretmiş. Evlerinde ondan kalma İstanbul'da ve Kazan'da basılmış Ahmediyye, Muhammediyye, Kur'an okuma Elif-Bası, Mızraklı İlmihal  ve diğer bazı dini kitaplar vardı. En ilginç olanı, babasının başkalarına vermek için asıl nüshalardan kendi eliyle yazıp çoğalttığı metinlerdi. O, dinin ve dini neşriyatın yasak olduğu bir dönemde namaz surelerini, Kuran Elif-Bası'nı, Mızraklı İlmihal'den bazı bölümleri, Dua-ı Vasiyetname'yi, namaz dualarını ve diğer duaları eliyle yazıp dağıtıyor ve gizli gizli evlerde onları okutuyormuş. Namazını hiç bırakmazmış ve daima Allah'a şöyle dua edermiş: " Allah'ım bizden sonra dinimizi öğretecek  ve bu boşluğu dolduracak kimse kalmadı. Sen bu ilmimizi ve geleneğimizi sürdürecek torunlar nasib et. Nasib et ki onlar dinimiz İslam'ı yüceltsinler. " Bekir Bey oğlunun Fakültemiz'de okumasını ve Teravih namazı kıldıracak düzeye ulaşmasını,  babasının duası sonucu  Allah’ın bir lütfu olarak görüyordu. Keşke babamın gözleri onu görseydi diyerek ağlamamak için kendisini zor tutuyordu..
3- Caramazan  Manileri
İslam Dininin Kırgızlar arasında benimsenmeye başlamasından itibaren, İslamî inanç, ibadet ve ahlakıyla ilgili konular Kırgız dili ve edebiyatına ve de sözlü kültüre farklı biçimlerde yansımıştır. İslam’ın Kırgız kültüründeki en önemli folklorik yansımalarından birisi Caramazan (Ya Ramazan) geleneğidir.  Ramazan ayında halk orucunu açtıktan  sonra her bir eve gidip söylenen maniye Caramazan denir. Caramazanı sadece çocuklar değil büyükler ve şairler de söylerler. Sovyet devrimi öncesinde Ramazan ayında  Caramazan söylemek çok yaygındı. Caramazını, gelenek olarak  şarkıcılar ve kabiliyetli gençler söyleyip onda kendi arzu ve isteklerine yer verirler.  Zevk için söyleniyor görünsede aslında bir şeyler almak veya yiyecek toplamak için söylenmiştir.  Bazı yazarlar bu manileri genelde fakir çocukların söylediğini yazsalar da bu doğru değildir. Söylenen sözler söyleyenin isteklerini içerir, fakat başına  Selamun aleykum gibi dini sözler, sonuna dualar eklenirdi. Yani Essalamu Aleykum ile başlanır dua ile bitirilir.[10] Eski devirlerde Caramazan geleneğinin ne şekilde ve niçin uygulanageldiğini Balbay Alaguşov şu şekilde açıklamaktadır: "Oruca başlandıktan sonra Caramazan söylenirdi. Onun Fars dilindeki Ya Ramazan, yani Ey Ramazan sözünden alınmıştır. O, halkımız arasında, Ramazanın  15. gününden itibaren gece sabaha kadar söylenir. Onu söyleyenler çocuklar ve gençler/delikanlılar olurdu. Bazan büyükler de söylerlerdi. Onlar, şarkı söylemeye kabiliyetli ve iyi ezgi söyleyenlerdir. Gençlerin arasında güzel sesli olanlar, ozanlar,  iyi komuz çalanlar  ve çok iyi konuşanlar  çoktu. Onlar Caramazan'ı (şairlik kabiliyetlerine ve gücüne uygun olarak ) kısa süre, bazan uzun süre söylerlerdi. Önce Caramazan söyleyecek gençler bir yerde toplanırlardı. Sonra  beşer altışar veya daha fazla kişiden oluşan grup halinde herkes sahip olduğu bineklerine ( atları olan atına, devesi olan devesine, ineği olan ineğine)    binerek ev ev, köy köy gezerlerdi. Onlar Caramazan'ı, evin kapısının önünde sağ tarafta saf halinde durup hep birden koro halinde önceden beri var olan ve yüksek sesle söylenen makamda söylerlerdi. Halkın örf ve adetlerini korumak maksadıyla şöyle ya da böyle refah içinde yaşayan ev sahibinin, şerefi, soyu, ailesi ve çocukları, malları övülürdü. Bu sırada ev sahibine sağlık, zenginlik ve mutluluk, orucunun kabul olunması gibi iyi dileklerde bulunulurdu. İyi söz ruhun neşesidir, sözünde denildiği gibi, bu mübarek ayda iyi davranmak, birbirleri hakkında iyi dileklerde bulunmak, insanı mesteden güzel dualar etmek  Caramazan söylemenin en önemli maksatı idi. Caramazan söyleyenler, eğer şair veya ozan olursa ev sahibi ona Çapan verir, koyun, tay,  çocuklara ve gençlere kuyrukyağından yapılan yemeği,  mendil veya 15-20 kuruş değerinde gümüşler verirlerdi. Caramazan, Karşılama, Övgü, Talep/İsteme ve Dua gibi bölümlerden oluşmaktadır. Geleneksel halk ezgilerinindeki beyitlerden oluşsa da , çeşitli durumlara göre, eksiltmeler ve ilaveler yaparak söylenirdi. Caramazan, Komuz'un ve Kıl Kıyak ( Kırgızların geleneksel  bir çalgı aleti) 'ın eşliğinde toplanıp koro halinde söylenirdi. Bu Caramazan şiirleri, bugüne kadar örf ve adetleri koruyucu, dini gelenekleri halk arasında yaymaya yönelik eserler olarak  gizli kalmıştır. Şu anda da, Caramazan söyleme geleneği sürmekte,   halk arasında Caramazan manilerinin pek çok türüne rastlanmaktadır.”[11]  Caramazan geleneği, devam etmekle beraber eskisi kadar yaygın değildir. Ramazan ayının girmesiyle, bazı yerlerde Ramazanın 15'inden itibaren iftarlardan bir saat sonra, genelde erkek çocuklar olmak üzere 10-15 çocuk, evlere gidip aşağı yukarı her eve her gün gidip Caramazan manisi söylerler. Caramazan manilerinin orucun 15. gününden itibaren söylendiği bizzat manilerden anlaşılmaktadır:Orozonun onbeşin tutup keldikMoynumuzga beş tumar tagıp keldikEvdekiler bu çocuklara, şimdi para ve şeker vererek gönderirler. Bu genelde kısa sürer, bazan uzun da sürebilir. Günümüzde her gün çok meşgul etmesinler diye iki günde bir evlere gidilmektedir. Bunun caiz olduğuna dair İslam Medeniyeti gazetesinde bir yazı yayımlandı. Caramazan geleneği Kırgızistan’da Kırgız, Özbek ve diğer Türk boyları tarafından da yaşatılmaktadır. Örneğin Oş’ta Caramazanı sadece Kırgızların değil  nadiren olsa da Rus çocuklarının söylediğine de rastlanmaktadır. Üstelik Kırgızca olarak ezberledikleri Caramazan manilerini söyleyerek ev ev gezerler. Bazen de Kırgız çocuklarla  birlikte gezerler. Neden söylüyorsunuz dendiğinde, bu  çocukların manisi,  Kırgız çocuklar söyleyip para topluyor, biz de söylüyoruz. Fakültemiz öğrencilerinden Musabek Niyazov, kendi bölgesi Celalabad Suzak’da Caramazan'ın nasıl yaşatıldığına dair şu bilgileri verdi: " Her yıl Ramazan ayı geldiğinde, bütün Orta Asya'da olduğu gibi bizim bölgede de çocuklar için  bir ay sürecek olan bir bayram gelmiş gibi olur. Bizim köylerimizde Caramazan geleneği benim çocukluğumdan beri mevcuttur. Bu Sovyetler zamanında da terkedilmeden devam ettirilmiştir. Şu anda daha da önem verilmektedir. Her Ramazanda mahallenin çocukları akşam yemeğini yerler ve onar onar toplanırlar. Çocuklardan oluşan bu gruplar evlere gidip  Caramazan söylerler. Aslında daha çok Türkçe'de söylenen manilere veya  ilahiye benzeyen Caramazan manileri, Kırgızca dini şiir veya ilahi olarak da değerlendirilebilir. Çocukların gittikleri evlerin sahipleri gönlünden ne koparsa onu verir. Bu bazan bir miktar para, bazen de  şeker olur. Bunları alan çocuklar, az veya çokluğuna itiraz etmeden evin sahibine dualar ederek ayrılırlar. Dualarında ev sahibi için iyi dileklerde bulunurlar. Caramazan söyleyen çocukların evlere  akşam gitmelerinin sebebi, gündüzün herkesin işte güçte olmasındandır.  Ev sahibinin mal ve mülkünün bereketlenmesi ve çoluk çocuğunun mürüvvetini görmesi veya çocuğu olmayanların çocuk sahibi olması için çeşitli dualar ederler. Bu dualardan hatırladığım birisi şöyledir:           
" Bölçü bölçü bay, bönönünö sokçu bay,            
Kumga koyunun cayılsın, kuyruk menen boor sen,            
Bolapandır cünün terin, balanızdın künün körün.           
Oomin! Allahü Akbar.”
Kırgızca söylenen Caramazan manilerinin onlarca çeşidi bulunmaktadır. Ayrıca genelde gurup halinde söyleniyorsa da, guruptaki çocukların her birisi sırayla farklı farklı mısraları farklı farklı makamlarda söylerler. Söyleyen her bir çocuk kendine ait mani söyler ve her birinin makamı ayrıdır. Nakarat olan kısımları ise hep birlikte söylerler. Günümüzde de maniler,  farklı melodi ve kaidelerle komuzlar ve diğer bazı çalgılar eşliğinde söylenir. Aslında geçmişte olduğu gibi bugün de Caramazanlar, fakirlerin veya sadece çocukların söylediği basit ve sıradan maniler değildir. Yüzyıllar boyunca nesilden nesile aktarılarak gelen ve kendine has bir uslupla söylenen, belli bölümler ihtiva eden ve Ramazan ayında icra edilen edebi bir türdür. Bu edebi tür, Manas destanına göre yumaşak bir uslupla söylenir. Her bir bölümde belli konular işlenir. Başlangıçta selam, hamd ve dualar yapılır. Daha sonra ev sahibine övgü kısmı gelir. Eğer ev sahibi bir şey verirse, onu daha çok överler. Kapıyı açmaz ve gecikirse, ya da bir şey vermek istemezse  bu defa hiciv kısmına geçilir. Sonunda ev sahibi bu yergilere dayanamaz ve kapıyı açıp bir şeyler verir. Ancak bazen ev sahibi, son derece güçlü bir mizahî yönü de bulunan bu hicivleri duyabilmek  için kapıyı geç açar. Bu durumlarda ev sahibine ayın batmakta olduğu ve yanlarındaki çocukların uykularının geldiği söylenir ve acele kapıyı açıp hediyelerini vermeleri istenir.Asmandağı ay,  batıp baratat,Canımdagı caş baldar, uktap baratat.Caramazan, sadece dini bir öğüt veya bir şey almak için değil, aynı zamanda güçlü bir ozanın şairliğini ispatlamak amacıyla da söylenir.   İlk Caramazan manisinin sonundaki dua " evin sahibi öte dünyada Cennet'e girsin" , "İmanı yoldaş olsun" şeklinde olurken, sonra okunan Caramazanın sonundaki dua, ev sahibine huzur ve mutlu bir hayat sürmesi  temennisi şeklindedir.[12] Yani ev sahibi ve çoluk-çocuğu için hayır duada bulunulur. Bu kısımla biter ve çocuklar oradan ayılırlar.  Özellikle çocuğu olmayanlara veya hamile olanlara, erkek çocuk sahibi olmaları için dua edilir. Bu bölümler hemen hemen her manide bulunur. Örneğin Özgen yöresinde, bir manide erkek cocuk istenmektedir:Eşiğinden aldında maka poçokKudayın bersen tille çoçok Ayrıca çocuklar tarafından bu manilerin söylenmesinin önemli sebepleri vardır. Öncelikle dini açıdan çocukların günahsız olmaları ve dualarının kabul edileceğine ve Ramazan ayında duaların kabul edilip günahların affedileceğine inanıldığı için, bu maniler daha çok çocuklar tarafından söylenir. İkinci olarak Ramazan kültürü, cocuklara bu tür eğlence ve hediyelerle küçük yaşlarda öğretilir. Caramazan geleneği, sadece çocuklar için değil büyük insanlar için de önemli bir  Ramazan eğlencesidir. Çocuklar bundan büyük zevk alırlar ve eğlenirler.  Diğer taraftan Caramazan geleneği, atalar kültünün yaşatılmasına önem veren Kırgızlar için, ata-babalarının gelenek ve göreneklerini  yaşatma  amacıyla da önemsenmektedir. Bununla birlikte Kırgız olup bu adetten şikeyetçi olanlar da vardır. Hatta  bir gazetede gırgır konusu  edilmişti. Birinci gün gelenleri kapıdan koğan bir Kırgız, ikinci gün müdürünün oğlunu kapıda Caramazan söylerken görünce ona 100 som verip büyük sevgi ve iltifatlarla gönderdiğini bir mizah konusu olarak yazmıştı.[13] Caramazan geleneğinin farklı farklı varyantları ve söyleniş biçimleri vardır. Son zamanlarda Kırgızistan’da bu konuda dergilerde ve gazetelerde makaleler yazılmakta, hatta 9. sınıf Kırgız Edebiyatı kitabında dini-edebi bir metin olarak çeşitli türleriyle işlenmekteydi. Kırgızistan’da bulunduğum sırada, özellikle güneyde halkın ağzından derlediğim bazı Caramazan varyantlarını Türkçeleriyle birlikte vereceğim. Yazılı edebiyata geçmiş bulunan birkaç şeklini de Türkçe’ye aktarmaksızın ek olarak makalenin sonuna koyacağım.

I. VARYANT

CARAMAZAN

Assalamu Aleyküm Caramazan(Esselamü aleyküm Ey Ramazan) 
12 Ayda bir kelgen Orozo Can(Oniki ayda bir gelen Mubarek Ramazan)
Orozodon soyulgan Kızıl Koroz(Ramazanda kesilen Kırmızı Horoz)
Orozonuz Kut bolsun bayeke Can (3 defa nakarat)(Ramazanın Mübarek olsun Muhterem Amcacığım) 
Adır adır ay toolordon aygır minip ay(Tepelerden dağlardan ata binip biz geldik )
Biz keldik aygır başın ay tartalbay(Biz geldik atı durduramadan)Uşul üygö ay tuş keldik ( 2 defa nakarat )(Bu eve ras geldim) 
Uşul tutkan Orozonuz kut bolsun (Bu tuttugğunuz Orucunuz mübarek olsun)
Baldarınızdardın üzürün körünüzdör. (Çocuklarınızın hayrını görünüz)OOMİN[14] (AMİİN) 
II. VARYANT

CARAMAZAN

Assalamu Aleykum Caramazan(Esselamü Aleyküm Ey Ramazan) 
Oniki ayda bir kelgen Orozi Can(Oniki ayda bir gelen Mübarek Ramazan)
Onu sizge Onu bizge(Onu size Onu bize: Sevabının yarısı size yarısı bize) 
Assalamü Aleyküm atkan baylar (Esselamü aleykam diyen zenginler)
Altın menen kümüşge catkan baylar(Altın ve kümüşe yatan zenginler)
Ak seldesi bir kuçak min koyluu baylar(Sarığı (Başlığı) kocaman bin koyunu var zenginler)
Min koyundu mindetip kişin aydar(Bin koyunu binlerce kılıp bir çobanın otlatır)
Min koyundu mindetip koyun aydar(Bin koyunu binlerce kılıp sürü otlatır )
Koyçumandın koluna tayak şaylar(Koyun çobanının eline sopa tutar) 
Caramazan aytıp keldim eşigine (Ya Ramazan diyerek geldim kapına)
Kudayım uul bersin beşigine[15](Allahım oğlan versin beşiğine) 
III. VARYANT

CARAMAZAN

Assalamu Aleykum Makkam baylar (Esselamü aleyküm çok büyük zenginler)
Altın menen kümüşkö satkan baylar(Altın ve kümüşle satan  zenginler)                                  
Ramazan (diğer mısraları iki veya üç kişi, bunu hep birilikte) 
Adır büdür cerlerden aygır minip ben keldim(Tepe düz yerlerden at ile geldim)
Aygır izin tartalbay uşul üygö tuş keldim(Atı durduramadan doğrudan bu eve rasladım.)                                  
RamazanAsmandağı cıldızdar, batıp batıp baratat,(Gökteki yıldızlar, kayarak yok olmaktadır,)
Bizge okşogon caş baldar katıp katıp baratat( Bizim gibi çocuklar çabuk çabuk yaşlanıyor.)                                  
Ramazan Eşegimin takası eski taka(Eşeğimin semeri eski)  
Togolonup cüröbü bala çaka(Yuvarlanıp duruyor çoluk çocuk)                                  
Ramazan Oçokto kül, Çamadanda pul(Ocakta kül Çantada para) 
 Tezirek alıp çıgın 10 som pul(Çabuk 10 som alıp gelin)                                  
Ramazan Otuz kündük orozo meyman eken(Otuz künlük Ramazan ayı misafirdir)
Orozonu bilbegen ayban eken(Ramazanı bilmeyen Hayvan imiş)                                  
Ramazan şeklindeki mısraların söyledikten sonra ev sahibi bir şeyler verir ve Caramazancılar şu duayla bitirirler: 
Bölçü bölçü bay, bödönünö sokçu bay
Kumga koynung cayılsın, kuyruk menen boor ceng)
Balapandın cünün tering balangızdın künün körüng
Oomin, Allohu Akbar.[16] 
Oş bölgesinde Özbekler arasında da  Caramazan manileri söylenmektedir. Tespit edebildiğim birini burada vermek istiyorum.
Ramazon aytıb keldik eşigizga
Hudoyim oğil bersin beşigizga
Aka berasiz, çaka berasiz
Boy toğa som berasiz.
Roza keldi bildinglarmi,
Kozoga ak yoğ quygilarmi,
Oçoda kül, kozonda pul,
Çikara koling on som pul
Kırgızlar arasında Ramazanla ilgli bazı deyimler kullanılmaktadır. Örneğin yemek yemeden gününü geçiren karnı aç kimseler için Orozosun açpay veya  Ooz bekitbeyt/Açpayt deyimi kullanılır.[17] Oruca başlandığı birinci günde halk arasında "Bugün şek, erteng tek " veya "Bugün şek, erteng tek " şeklinde bir deyim söylenir. Yani Orucun birinci gününde Şaban ayını bitirdik Ramazan ayının ilk gününe girdik demektir.[18] Bu bir anlamda düğün ve törenlerin sona ermesi oruca başlanmasını ifade eder.
4-Teravih Namazı ve Cuma namazları
Ramazan ayında kılınan Teravih namazları, vakit namazlarına kıyasla daha kalabalıktır. Oş’ta Teravih namazlarını ilk haftada hatimle kılma geleneği vardır. Ancak bu her yerde değil belli cami veya mescitlerde olur. Üç, dört veya beş moldo (imam/din görevlisi), bu  mescitte bir hafta kalır. Birlikte teravih kıldırırlar. Bir günde 5 veya altı cüz okuyarak ilk altı günde hatim edilir. Hatmi daima bir kişi okumaz. Moldonun birisi gelip sadece ilk 5 cüzü, ikinci günü başka bir molla ikinci 5 cüzü okuyarak kıldırır. Bu şekilde kılınan Teravih namazı, 4 veya beş saat sürer. Her dört rekat arasında dinlenilir. Abdestler tazelenir. Teravihten sonra, mollalar cemaate oruç ve benzeri konularda vaaz ederler. Kur’an’ın hatmedildiği gün, Hatim duası okunur. Duadan önce Kur'an'dan  Fatiha, Elif-Lam, Elemneşrahleke -11 defa- İhlas 11defa, Felak, ve Nass  birer defa okunup  dualar edilir. Köylerde Teravih’e daha çok katılım vardır. Genellikle beş vakit namazını kılmayanlar da Teravihe gelir. Genelde kıldırma süresi bir saattir. Oş’ta mescidlerde ve camilerde kılınan beş vakit namazlarda, Cuma ve Teravih namazlarında cemaatin çoğunluğu Özbeklerden oluşmaktadır. 1998 yılında Oş'taki Buhari Mescidi'nde Ramazan'ın son cumasını kıldık, oldukça kalabalıktı. Güçlükle yer bulabildik.  Cemaat arasında Kırgız, Özbek, Uygur, Kazakları görmek mümkündü. Kuzey'de bazı yerleşim bölgelerinde cami/mescid bulunmadığından veya yeterli olmadığından beş vakit namazı camilerde kılma imkanı yoktur. Üstelik Teravih kıldıracak imam bulunmamaktadır. Bazı yerlerde  Ramazan ayına has olarak imam tutulur.  Bazı yerlerde ise, Teravih namazı ya hiç bilinmemekte veya çok az bilinmekte, ancak  kıldıracak kimse  bulunamadığından kılınamamaktadır.
5-Kadır Tün (Kadir Gecesi)
Kadir gecesine Kadır Tün olarak adlandırılır. Kırgızlar arasında, Kur’an’ın bu gecede inmesi ve günahların bağışlanılacağına inanılması dolayısıyla, bu gecenin önemi büyüktür. Ramazan içerisinde olduğuna ve çok önemli bir gece olduğuna inanılır. Ramazan ayında Kadir gecesinde, halk dışarıda ateş yakıp sabaha kadar eylenmektedir. Bu geceyi karşılamak üzere (Kadır Tün Toosu), çeşitli etkinlikler yapılır.  Bu gün, herkes biribirine Bayramınızdar Menen sözünü söyleyerek tebrikleşmektedirler. Gündüzün, bir araya gelinerek Kur’an okunur, dualar edilir, gece için yemekler hazırlanır. Özellikle köylerde bu adet daha yaygındır. Gece dua, ibadet ve niyazla geçirilir. Bu gecede bazı gençler, bunu bir dini bayram olarak algılama yerine bayram diye içki içip eğlenenirler. Özbekler arasında da Kadir gecesine büyük önem verilir. Erkekler bu geceyi, camilerde ve mescidlerde ibadetle geçirirler. Kadir gecesinde güzel sofra hazırlanır. Özel yemekler yapılır. Kadir gecesinde, özellikle  yaşlılar mescidde toplanırlar. Orada vaaz ve sohbet edilir, namaz kılınır. Kadir Gecesi deyince akla 100 rekat namaz kılmak gelir. Halk arasında bu gecenin en az 100 rekat namaz kılarak ihya edilmesi gerektiğine inanılır. Daha önce tek tek kılındığı söylenen bu namaz, şu anda mescitlerde veya evlerde Cemaatle kılınmaktadır. Akşam ondan Sahura kadar dinlene dinlene kılınır. Kılanan namazlar, kazaya kalan namazlar olarak kılınır. İmamların verdiği bilgiye göre, bazı yerlerde halk arasında namaz  kılmayı bilmeyenler,  Sabah'a kadar zikir yaparak, Allah diyerek otururlar, Kur'an bilenler Kur'an okurlar. O gün Televizyonda da dini içerikli programlar yayınlanır. Kuzey'de ise Kadir gecesinin ne olduğunu herkes bilmez. İrşad için giden öğrencilerimiz, bu gecenin önemini anlatarak, sohbet ve vaaz ederek,   Kur'an okuyarak kutlama geleneğini başlatmışlardır.
6-Basın ve Yayında  Ramazan
Basın ve yayın araçlarında da Ramazan ayı ve oruçla ilgili etkinliklere yer verilir. Televizyon’da Ramazanla ilgili programlar gösterilir. Kadir Gecesi ve Bayram öncesi bazı dini programlara raslanmaktadır. Radyo kanallarında akşam ezanları verilmektedir.Kırgızca ve Rusça yayın yapan Kırgızistan devlet televizyonunda, Ramazan, oruç, fitre ve hac gibi konularda bilgiler verilir. İftar vaktinde ezan okunur. Bişkek camiindeki Cuma vaazları, yarım saat süreyle canlı yayınlanır. Kırgızistan’da bulunduğum 1999 yılında Ramazanın 27. gününde Kırgızistan Devlet TV'nunda Din Komisyonu başkanı ve Oş Oblastı Kadısı bir program yaptılar. Bu programda, Ramazan'ın başlangıç gününün doğru bir şekilde belirlendiği, fitrelerin nerelere verileceği, Bayramın  ne zaman olduğu ve hacca kimlerin gidebileceği gibi konularda bilgi verildi. Kırgızistan’da bazı kimseler Oruca bir gün önce başlamıştı. Oblast kadısı, 40'a yakın İslam ülkesinin aynı gün oruca başladığını söyleyerek bir gün önce başlamanın ve bir gün önce bayram yapmanın yanlış olduğu üzerinde durdu. Hacca kimlerin nasıl gidebileceği yönünde bilgiler verdiler. Ayrıca Ramazan'da  bazı Kırgızca dini ilahiler ve sosyal hayatta oruçla ilgili -hatım ve Teravi gibi- görüntüler de yayınlandı.Oş'ta Özbekçe yayın yapan Mezon TV., İlahiyat Fakültesi öğretim üyeleriyle Ramazan ayı, oruç, fitre ve bayramlarla ilgili bir program yaptı. Fakültemizin  öğretmenlerinden Orhan Genç'in okuduğu ezan, sabah namazı ezanı olarak verildi. Ramazan boyunca Alaaddin Mansur- Kur'an-ı Kerim'i Özbekçe'ye çeviren bir molla- sahurda 6.00-6.30 arasında yarım saat Kur'an ayetlerini tefsir ediyordu. Bu program gündüz 10.-10.30 da tekrar veriliyordu. Ramazan boyunca Türkiye Diyanet Vakfı'nın gönderdiği dini video kasetler her gün 15 dakikalık sürelerle yayınlandı. Yayınlanan  kasetler arasında, Tasavvuf Musikisi, Malkom X, Minyeli Abdullah, Çağrı ve diğer film kasetleri vardı.Kırgızistan Kadiyatının çıkardığı İslam medeniyeti adlı gazete Ramazan dolayısıyla özel bir sayı yayınladı. Burada Ramazanın başlangıcı, Bayram günü, Sadaka-ı Fıtrın miktarı ve nasıl toplanıp kimlere verileceği konularında makaleler ve fetvalar yayınlandı. Dil gazetesi[19] de, kurbanla ilgili makaleler yayınladı. Diğer gazetelerde de Oruçla ilgili makaleler ve Caramazan manileri işlendi. Ayrıca gazetelerde oruç tutan sanatçılarla ilgili haberler yer aldı. Örneğin Toktobübü Çerikçieva adındaki bir bayan sanatçıyla oruç üzerine yapılan bir söyleşi yayınlandı. Söyleşide oruç tuttuğunu ancak mide ağrısı dolayısıyla dayanamayıp orucunu bozduğunu söyledi.[20] 
7-Ramazan'da İrşad Faaliyetleri
Kırgızistan'da Ramazan ayında irşad geleneği var. Çeşitli cemaat mensupları Pakistan veya diğer İslam ülkelerinden gelip Ramazan boyunca irşad hizmetlerinde bulunurlar. Fakültemiz bu çerçevede,  her yıl 5 kişiyi Kuzey bölgesine gönderiyordu. Kırgızistan Din İşleri (Müftiyat), Tacikistan, Afganistan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir ve diğer yabancı ülkelerden gelen cemaat mensuplarının irşad faaliyetlerine müsaade etmemektedir. Bundan dolayı Müftiyat, Ramazan ayında resmi görevli olmayanlara mescitlerde vaaz etme  veye konuşturma izninin verilmemesine yönelik bir yönetmelik yayınladı. Çünkü dışardan gelenler, Kırgızlar’ın din anlayışına uymayan radikal görüşleri yaymaya çalışıyorlardı.  Bu ve benzeri sbeplerden dolayı Kırgız halkı, dışardan gelen davetçilere kuşkuyla bakmaktaydı. Sadece Türkiye’den Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından gönderilen imamlara, Hanefi ve Türk olmaları sebebiyle olumlu bakılmaktaydı. DİB’lığı tarafından Kırgızistan’a imam olarak gönderilen bir görevli, diğer ülkelerden Kuzey’de irşad faaliyetinde bulunanlara karşı halkın olumsuz bakış açısını şöyle açıklamaktadır: " Issık-Köl'de halk Vahhabilerden korkuyorlar. Araplara Vahhabi diyorlar. Bu bölgeye Cezayirden gelip dini faaliyetlerde bulunanlar oldu. Birleşik Arap Emirliklerinden gelen zenginler Ramazanda yemek veriyorlar. Arap dünyasından gelerek yaz mevsiminde davet adı altında  İslam'ı öğretiyorlar. Öyleki Müftiyata bağlı bazı mollalar, camilerde bunlardan övgüyle bahsediyorlar. Medreseleri alıp kendi fikirlerine göre düzenliyorlar. Özellikle Dunganların ( Çin asıllı Müslümanlar) camileri genelde Araplardan destek alıyor.”
8-Ramazan ve Kurban Bayramları
Kırgızlar arasında Ramazan ve Kurban Bayramı olmak üzere iki büyük dini bayram kutlanmaktadır. Ramazan Bayramına “ büyük bayram” veya “”ölüler bayramı”, Kurban Bayramına da “ küçük bayram” veya “ diriler bayramı” denir. Ramazan ve Kurban Bayramları, çoşkulu ve bayram neşesi içerisinde değil üzüntülü ve taziye havası içerisinde geçer. Çünkü  ölülerin arkasından hayırda bulunmak ve ölü sahiplerinin acılarını paylaşmak olarak algılanır. Bayramlaşma olsa bile çok sevinç ve coşku içerisinde olmaz. Kırgızlar arasında, bayramlar için “Kudaydın kuttu günü” denilir. Bayramlar için Ramazan ayt ve Kurman ayt tabiri kullanılır. Ayt/aytlık, bizim anladığımız anlamda dini bir bayram olarak değil son bir yılda veya daha önce yakınlarını kaybedenlere taziyede bulunulan ve acıların paylaşıldığı bir   hüzün günü olarak algılanır. Bayramlarda ölüsü olanların evlerine gidip yemek yemeye, ölünün arkasından Kur’an okuyup dua etmeye “aytlık” denir. Bu sebeple daha önce yakınları ölen aile/aileler, hem Ramazan hem de Kurban Bayramında kurban keser.[21] Kurban etiyle pişirilen yemekler yenir, Kur’an okunur ve dua edilir. Mutlaka ihlas ve fatiha okunur. Kur'an okunduğunda kimse konuşmaz Bu ziyaretlere ağır hastası olanlar da dahil edilir. En az iki aytlık geçirmemiş evin  hanımları siyah giysiler giyerler. Bazen aytlık üç beş yedi ve dokuz bayram devam eder. Aytlıkları geçtikten sonra bu kimseler ak giyerler. Bu onların yaslı dönemi bitirdikleri anlamına gelir. Yakınları ölen kimselerde kurban arefe günü kesilir. Yemek hazırlıkları da Bayramdan bir gün önce başlar. Aytlık olanlar, erkenden kurban keser. Bayram sabahı, bayram namazından sonra  kabirler ziyaret edilir. Bayram öncesi bir televizyon konuşmasında Oblast kadısının halkı " Kabirleri ziyaret edinizki ölümü unutmayasınız " hadisini okuyarak halkın bu adeti sürdürmesini tavsiye etmişti. Daha sonra halk toplanır, aytlık olan ailelerin evini ziyaret ederler, yemek yiyip, Kur’an okuyup dua ederler. Bazen kurban etlerinin bir kısmı, yetim yurtlarına, hastanelere ve diğer benzeri kurumlara bağışlanır.Ramazan ve Kurban bayramının bir gün öncesine de Arapa denir. Arefe günü pilav yapıp dağıtmak bir gelenek olarak yaşatılmaktadır. Herkes yaptığı pilavı komşusuna verir, komşusu da kendi yaptığı pilavı vermekle karşılık verir. Vacip olduğunu bilerek ve bunu yerine getirmek için pek az kişi kurban keser. Bu kimseler, genelde çok dindar veya geniş dini bilgisi olan kimselerdir. Aslında kurban dini bir vacip olarak halk arasında çok iyi bilinmemektedir. Kurban kestikten sonra, yakınları ölmüş olan kimseler veya bir köyün erkekleri mezarlara giderek mezar temizliği ve bakımı yaparlar. Büyükler küçüklere para verir. Uzaktaki akrabalar ziyaret edilir. Ailenin çocukları Bayram'da biraraya gelerek bayramlaşır ve  sohbet ederler. Kuzeyde Bayram  günü her evde sofra hazırlanır. Ancak sofraya genelde ekmek konulmaz. Bunun yerine "boorsok" denilen yağda kızartılmış hamurici konur. Bu Türkiye’deki bişi veya kızartmaya benzemektedir.Fakültemiz öğretim üyeleriyle birlikte  19.1.1999 tarihinde Ramazan Bayramı namazını, bir Kırgız Mahallesinde Capalak mescidinde kıldık. Burada özel bir program yapıldı. Camiden çıkan halk birbiriyle bayramlaştı. Birbirlerinin bayramlarını şu ifadelerle kutluyorlardı: “Bayramınızdar menen”, “Aydınızdar menen”, “Kut bolsun”, “Mayramınız Mübarak bolsun”, “Mayramınız Kuttuu bolsun”. Bayram namazında sonra 50-55 yaşlarında bir kadın mescidin önünde kazanla pişirdiği mısır çorbasını, küçük kaseler içerisinde camiden çıkan cemaate dağıtıyordu. Yanında kızı ve gelini ona yardım ediyorlardı. Herkes bu lezzetli çorbadan  bir tas yemek içti. İlginç olan çorbayı içtikten sonra bu kadının bizim için dua etmesiydi. O gün, Keremet Televizyonu,  bayram programına ve Fakültemizin faaliyetlerine dair bir program yayınladı.Kırgızistan'ın hemen hemen her bölgesinde bayramlar aynı şekilde kutlanır. Fakültemiz öğrencilerinden birisi kendi memleketi Leylek bölgesindeki bayramlar konusunda yaptığı bir araştırmada şunları tespit etmişti: " Bayram bir gün önce, Arafa gününden başlar. Bu günde ölü çıkan evlere gider, orada Kur'an okunur, ölülere dua edilir. Kurbanlar, Kurban Bayramı günü namazdan sonra kesilir. Kurban Bayramı bir bayram coşkusu içerisinde değil de, daha çok ölüsü olmuş evleri ziyaret ve onlara Kur'an okumakla geçer. Bayramlarda özel olarak giyinip kuşanma yoktur. Sadece oldukça kutsal bir gün kabul edilir.  Halk birbirlerinin bayramını kutlar. Namazdan sonra Kurban kesen evlere gidilir, namazdan  çıkıncaya kadar pişirilmiş olan bu yemekler gelen misafirlere takdim edilir. Bayram günlerine ait bazı halk inanışları vardır. Örneğin, tırnak kesilmez, saç kesilmez, bir yıl boyunca hiç namaza gitmeyenler bu gün Kurban Bayramı namazına gider. "Kurban Bayramında resmi düzeyde de kutlamalar yayınlanır ve ziyaretler gerçekleştirilir. 1999 yılında Kırgızistan Müftülüğün temsilcileri hep birlikte Cumhurbaşkanı tarafından kabul edildi ve Bayram tebriki yayınlandı.[22] Kırgız Televizyonu Bişkek'te kılınan Bayram Namazını canlı yayından verdi. Bu namaza katılan gençlerin sayısı her geçen gün gittikçe artmaktadır. Resmi olarak bir gün tatil var. Fakat  bayram pazara rastlarsa Pazartes de tatil oluyor. Kurban dolayısıyla mal pazarında  fiyatlarında ve Kurban sonrası deri fiyatlarında az da olsa yükselmeler oluyor. Ayrıca Oş Şehrinde ana cadde üzerinde " Kurman Mayramınız Kuttu bolsun" şeklinde kutlama afişi asılmıştı. Kurban Bayramı'nda namaza gelenlerin sayısı her geçen gün daha da artmaktadır.Ramazan'ın ne zaman başladığı ve sona erdiği, bayramın hangi gün yapılacağı konusundaki uyuşmazlık ve tartışmalar, Kırgızlar arasında da yaşanmaktadır. Suudi Arabistanla birlikte oruca başlayan ve aynı günde bayram yapan Özbekistan'ın uygulaması  Kırgızistan'daki başta Özbek halkını, kısmen de Kırgız halkını etkilemektedir. Kırgız imamlar,  eğitim aldıkları Özbek imamların tesirindedir. Bu yüzden bazı bölgelerde Özbekistan ve Suu'di Arabistan uygulamasına tabi olunmaktadır. Ancak Kırgızistan Müftülüğü, Türkiye'nin uygulamasını esas almayı tercih ediyordu. Hatta bazı kimselerin  27 Mart'ı Kurban Bayramı ilan etmek istemeleri üzerine Müftiyat,   Kurban Bayramı'nın 28.03.1999 tarihinde olacağı konusunda resmi açıklama yaptı.  Bazı gazeteler de, bu çağrıyı yayınlayarak bundan önceki bir tarihte kutlanmaması için uyarıda bulundu.[23] Kırgızlar arasındaki bir inanışa göre, bayram günü ecdadın ruhları hayattakilerden Kur’an ümit ederler. Bundan dolayı mezarlara veya evlere gidip Kur’an okurlar. Bunu ataların ruhları hisseder ve memnun kalırlar. Bayram günü içki içmeyi yasaklarlar. Bayramlık verirler.[24] Ramazan  ve Kurban Bayramlarında, Kırgız milli oyunlarından " Ulak tartuu” (Oğlak -Keçi kapma yarışı; Torpokoğlak: dana)" , “Kökbörü oyunu veya Bozkurt oyunu”,  “Kız Kuumay"( Genç kız ve erkekler arasında yapılan bir çeşit at yarışı), "Balban Küröş (Kırgızlarda yapılan bir çeşit güreş. Her iki güreşci beline bir kuşak bağlar. O kuşaktan tutup rakibini kaldıran ve onu yere savurursa yenmiş sayılır.)" veya başka oyun ve eğlenceler düzenlenir, şarkı ve ezgiler söylenir.[25]Bayramlar, Kırgızistan’nın güneyinde yaşayan Özbekler  arasında da hemen hemen aynıdır. Oşlu bir Özbek, bayramları nasıl kutladıklarına dair şu bilgileri verdi: "Bayram kutlamaları Arefe gününden başlar. Her selamlaşma 'Bayramınız Mübarek olsun' la başlar. Arefe günü her evde milli yemek olarak görülen Aş (Pilav) yapılır. Aş malzemelerinin en iyi olmasına özellikle dikkat edilir. Yani Pirinç, Havuç ve soğanların en kalitelisinden alınır. Aş yapılırken önce, o kazanda çözme yapılır. Çözme Türkiye’de yapılan bişiye benzer. Aş bişince en az üç beş komşuya azar azar dağıtılır. Arefe günü sabah namazından sonra herkes kabristana  gider. Kadın erkek, çocuk,  karışık giderler. Genelde erkekler Kur'an okur, kadınlar dinlemeden ağlarlar, çocuklar ise sessiz sakin dururlar. Ertesi gün Bayram namazından sonra herkes bayramlaşır. Bayram namazından çıkanlar evlerine şirinlik yani tatlı çikolata gibi veya başka hediye ile gelirler. Büyükler çocuklara para dağıtır. Buna 'hayırlık' adı verilir. Eğer başka işi yoksa çoluk cucuğu ile pikniğe giderler. Bayram günleri ölülere Kur'an okumaya gelince, bir evden birisi vefat ettiyse, en az üç dört bayram Bayram namazından sonra akrabalarına komşularına yemek verirler. Eğer fakir ise, yemek vermez. Bayram namazından sonra ölenin akrabaları,  komşuları  onun evine giderler, yemekten sonra Kur'an okurlar. Eğer yemek verilmiyorsa, sadece Kur'an okunur. Yemek verme işi Bayramın her hangi bir günü olabilir, ama her üç gün Kur'an okurlar. Biz de ölünün kırkıncı günü ve ölümünü müteakip en az iki bayram yemek vermek, farz gibi bir şeydir. Borçlu olsa da herkes  bu yemeği vermek zorundadır. Bunun doğru olmadığını herkes biliyor, ama yine de yapıyor. Bayramlarda yeni elbise alma işi yoktur, sadece bazıları anne ve babasına elbise hediye ederler. "           

EK: 1

CARAMAZAN IRLARI


 

Caramazan'a başlarken:
Assalamu Aleykum Caramazan
Oniki ayda bir kelgen
Orozo Can Orozon kabul bolsun karmagan Can
diyerek oruç ve dinle ilgili sözler söyledikten sonra  Caramazanı söyleyen kendi isteklerine geçer:
Adır adır toolordon,
Aygır minip men keldim.
Aygır oozun tarta albay,
Uşul üygö tuş keldim.
Budur Budur toolordon,
Buka minip men keldim,
Buka murdun tartalbay,
Uşul üygö tuş keldim,
Uşul üydün üzügü,
Ak koçkordun çuudası,
Uşul üydö cengeyim,
Azırak uktap tındaçı!
Uşul üydün üzügü,
Kök koçkordun çuudası,
Uşul üydö cengeyim,
Köp uktabay tındaçı.(s.60 )
Uşul üydün üzügü,
Üzülüngkü körünöt.
Uşul üydö cengeyim,
Süzülüngkü körünöt.
Töbödökü tört cıldız,
Batayın dep baratat.
Mingenin caman tay ele,
Catayın dep baratat.
Şaldır şuldur şakek çık,
Saymalama cooluk çık!
Cooluktu belge çalabız,
Şakekti kolgo salabız.
Çımır Çımır Çımırçık,
Buuday maylap kuurup çık !
Bıçak uçu caltırayt,
May tomurup catat Beym ?
Mayın bolsa, alıp çık,
Sakal, muruttu maylaylı.
Kazan -ayak kaldırayt,
Kurut alıp catat Beym ?
Kurut bolso, alıp çık,
Katır-Kutur çaynaylı.
Kurut verip kubantpa,
Kuru sözgö cubatpa !
Taruu berip tamşantpa ,
Tang atkança kak şatpa !
Ulak bersen albaymın,
Karangıda bakırtıp,
Ubalına kalbaymın.
Erten-bugün dep koyot,
Katının caman kişi ele,
Karışkır-Börü cep koyot.
Buka bersen şaylap ber,
Muruntugun baylap ber.
Muruntugun üzbösün,
Kakıldagan ırçındın,
Kardın cara süzbösün.


 

Caramazan söyleyenlere, genellikle, evin sahibi cooluk ( mendile benzer bez parçası), para, yiyecek veya başka şeyler verir. Caramazancılar gece boyu gezip topladıklarını kendi aralarında bölüşürler. Bazan, halk ozanları da zengin evlere gidip Caramazan söyleyerek, koyun, kuzu ve büyük hediyeler alırlar.  Ozanlar, daha çok Caramazan olarak  birine ithaf edilen mersiyeler ve övgü ırları söylerler. Ev sahibi büyük hediyeler verirse, onu çok metheder, vermezse hicveder. Mesela; Talas'ta Altay denen Ozan, Kulmambet denen kişinin evine gidip Caramazan söylediğinde, hanımı küçük bir bez alıp verir. Altay beze razı olmayıp, Kulmambet'i hicvetmeye başlar. Ozanın, hicvetmesi halk tarafından bilinmesinden korkarak, daha önce verdiğine ilaveten bir çapan alıp verir. Çapanını alan  Altay, devam eder:


 

Oo, baybiçe,
Alıp çıkkan turbaybı,
Pabirikten çepkendi,
Aytar sözüm ep keldi.
Bazardan barıp aldırgan,
Maşinege saldırgan.
Büçüsün mıktap tagıptır,
Kebezin kalıng salıptır,
Buyursa nasip uşu eken,
Oo, Kulmambet karagım,
Enen cakşı kişi eken.
At surasa töö bergen,
Marttay çepken turbaybı.
Ayrı örköçtü töödön da,
Mıktı çepken turbaybı.
Kazısı karış beeden da,
Iktuu çepken turbabı.
Aşka, toygo kiyerge,
Akın Altay balanız,
Ar kayda aytıp cürörgö,
Iktuu çepken turbaybı ?


 

diyerek tekrar onu övmüştür. Caramazanın sonunda ki dua ev sahibine huzur ve mutlu bir hayat sürmesi  temennisi şeklindedir:


 

Uulun küçtü bolsun,
Kızın iştüü bolsun!
Aygırın ündüü bolsun,
Koçkorun cündüü bolsun!
Balandın atın Caynak koy,
Birinin atın Taylak koy!
Könöçökkö tolturup,
Keregenge kaymak koy!
Kaymagıngdı cep koyso,
Keregenge baylap koy!
Köönünüz kızıl çay bolsun!
Oomiyin, alloou akbar.[26]


 

 EK: 2


 

CARAMAZAN

Assaloom Aleykum Caramazan !
Oneki ayda bir kelçü , Oroza Can !
Uktap Catkan baldarga umay salam !
Kulak kakkan candarga dubay                                                salam !
Caramazan aytıp keldim                                    eşiginge,
Ak koçkordoy bala bersin                                   beşiginge !
Adır-adır toolordon,
Aygır minip men keldim.
Aygır oozun tarta albay,
Uşul üygö tüş keldim.
Budur-budur toolordon,
Buka minip men keldim,
Buka oozun tarta albay,
Uşul üygö tuş keldim.
Aygır oozun tartamın,
Ooru-sırkoon bar bolso
Otko salıp kaytamın
Buka oozun tartamın
Kapalıgın bar bolso
Kapka salıp kaytamın.
Caramazan car bolsun !
Cakşılığıng bar bolsun !
Alganındın kiygeni,
Atiles, kımkap, şay bolsun !
Toodak etin aşagın,
Toksongo cete caşağın !
Ular etin aşagın,
Uzak ömür caşagın !
Uşul üydün üzügü,
Üzülüngkü körünöt.
Uşul üydö cengekem,
Süzülünkü körünöt.
Beles cerden bukkamın,
Uşul üydö cenekem,
Bereşen dep ukkamın,
Adır cerden bukkamın,
Bul üydökü akemdi,
Bereşen dep ukkamın.
Bıcak uçu cıltırayt ,
May tomurup cata bı?
May tomursang alıp çık ,
Sakal-Murut maylaylı.
Kazan-ayak kıldırayt,
Kurut alıp cata bı?
Kurut bolso alıp çık,
Katırata çaynaylı.
Ulak berseng albaymın,
Ubalına kalbaymın.
Torpok bersen baylap ber,
Muruntugun şaylap ver.
Coldo bara catkanda
Muruntugun özbösün
Kardımdı cara süzbösün


 

 Caramazan bu şekilde söylenirken hiç kimse kapıya çıkmasa bu defa şunları söylerler:


 

Surayılday ceneke oygonboson,
Ker muruttu abake oylonboson !
Tündügündü türö kaçam
Eşigindi üzö kaçam.
Kızdarındı ala kaçam,
Attarındı cara tartam.
Tan atkıça bezelenip
Ayta berem Caramazan,


 

Bundan sonra bir şey verirse alır. Genelde verir. Vermese hicveder. Verirse şu duayı okur:
Kiçinekey böbögün,
Sak-salamat çonoysun.
Bereke kirip üyünö
Eldin peyili onolsun ![27]  
EK:3

CARAMAZAN


 

Atsaloom(Assaloom)aleykum, caramazan!
On eki ayda bir kelçü,Orozo Can!
Uktap atkan baldarga umay salam!
Kulak kakkan candarga dubay salam! 
Adır-adır toolordon
Aygır minip biz keldik.
Aygır başın tarta albay
Uşul üygö tuş keldik. 
Budur-Budur toolordon
Buka minip biz keldik.
Buka başın tarta albay
Uşul üygö tuş keldik. 
Tündügünön Ay ötkön eey,
Tüpkü atası bay ötkön eey.
Cabıgınan ay ötkön eey,
Calpı atası bay ötkön eey. 
Üyün-üyün üy eken eey,
Üydün körkü çiy eken eey.
Saba körkü bal kımız a-a!
Sandık körkü cük eken eey. 
Bosogosun sırdatkan eey,
Boz baldarın ırdatkan eey.
Bu kaysı baydın üyü eken eey. 
Caramazan ayı eken eey,
Cürgön cerişang eken eey,
Coomart peyil elimdin a-a,
Irıs-kutu bay eken eey! 
Babalardın ırı eken eey,
Baktap alçu sır eken eey.
Ezelkinin ırı eken eey.
Caramazan aytabız eey,
Estep alçu sır eken eey. 
Buudan başın tartabız eey,
Ooru-sırkoong bar bolso eey,
Otko salıp kaytabız eey,
Kapalıgın bar bolso eey,
Kapka salıp kaytabız eey!.. 
Caramazan car bolsun eey,
Cakşılığıng çar bolsun eey.
Alganıngdın kiygeni a-ay,
Kımkap, cibek,şay bolsun eey,
Baldarındın mingeni eey,
Kara kaşka tay bolsun eey...
Toodak etin aşagın eey,
Toksongo cete  caşagın eey,
Ular etin aşagın eey,
Uzak ömür caşagın eey.


 

 diye şarkı söyleyince ev sahipleri Caramazancıları eli boş döndürmeyelim diye bir şeyler vermek için hazırlanırlar. Bu sırada Caramazancılar şöyle der:


 

 Kazan ayak kaldırayt,
Kurut ezip catabı beym?
Bıçak uçu cıltırayt,
May tomurup catabı beym?
Uşul üydün tündügü kayın beken?
Bizge berer coolugu dayın beken?
Uşul üydün tündügü arça beken?
Bizge berer coolugu barça beken? 
Caramazan aytkandın cayı bardır,
Cayıp algan kuruttun mayı bardır?
Kurut berseng turup ber cenge.
Beti-kolung cuup ber cenge,
Bıçak berseng kındap ber,
Kındap berseng, çındap ber, aba,
Uloo bersen çındap,
Uluu curttu sıylap ber, aba,
Cambı berseng bul cayda,
Carıgı tiet al cayda,
Tamak berseng bul cayda,
Soobu tiet al cayda,
Çapan berseng calganda.
Çatır boloor barganda.
Köynök berseng calganda
Kölökö boloor barganda.
Eey,ulak bersen albaymın,
Ubalınga kalbaymın,
Kozu bersen semiz ber,
Kezdeme berseng tegiz ber,
Buka bersen baylap ber.
Muruntugun şaylap ber.
Coldo bara catkanda
Muruntugun üzbösün,
Kardımdı cara süzbösün,
diyerek sonunu şakayla bitirir.


 

 Eğer Caramazan söyleyenler geldiğinde kalkıp karşılamasalar:


 

Eey, töbömdögü tört cıldız,
Batamın dep catırı.
Canımdagı coldoşum
Cangı katın aldı ele
Catamın dep atırı. 
Sur-Sur cılan,
Sur cılan tolgono kör,
Surayılday cengeke oygono kör,
Ak-ak cılan, ak cılan tolgono kör,
Ay çırayluu cengeke oygono kör,
Bu defa da kalkıp onları karşılamazlarsa:
Oo, cartı nanıng cok bele,
Cabışıp uktap kalıpsın?
Bütün nanıng cok bele,
Bük tüşüp uktap kalıpsın? 


 

Eğer ev sahipleri, Mübarek evden kimse boş çevrilmez atasözü gereği Caramazncıları boş çevirmezlerse, o zaman  onlar şöyle derler:


 

Bul peyling barında
Bir cakşılık körösüng.
Kelerki cıl aylanbay
Kelinçegin törösün,
Eey,Cügörünün altın aydar sotosu bar,
Kudayım uul bersin çoçosu bar!
Köz monçok tagıp al da, cakşı kara,
Kız bersin ayday suluu, kaşı kara,            
Koroogo batpay koylorung
Korumda kozung oynosun.
Cılkılarıng kütüröp,
Cılganı berbey boylosun?
Arbak üçün ak üyüng çatır bolsun,
Uşul üydön bir bala baatır bolsun,
Baatırlıktın paydası kayda tier,
Kıl köpürö kıyamat cayda tier!
-- Oomiyin![28]


 

 EK:4
CARAMAZAN


 

Kızıl ala turumtay
Kırdan alıs ketiptir.
Kışkı ketken orozo
Bıyıl kaytıp keliptir. 
Caşıl ala turumtay
Cardan alıs ketiptir
Cazgı ketken orozo
Bıyıl kaytıp keliptir. 
Kırka-kırka toolordon
Külük minip biz keldik.
Külük oozun tarta albay,
Kuttuu üygö tuş keldik. 
Irıstuu baydın üyü eken,
Irısınan may tamgan.
Kılıçtuu baydın üyü eken,
Kılıçınan may tamgan


 

Sonra Caramazançılar, ev sahiplerinden istekleri kısmına geçerler:


 

Çıbır, çıbır, çıbırçık,
Buuday maylap kuurup çık.
Bir top mata suurup çık
Bıçak uçu cıltırayt,
May tomorup catkan beym.
Mayıng bolso alıp çık,
Sakal, murut maylaylık
Kazanayak kaldırayt,
Kurut alıp catkan beym.
Kurutung bolso alıp çık
Katır, kutur çaynaylık.
Kurut berip kubantpa
Kuru sözge cubantpa.
Taruu berip tamşantpa,
Tang atkança kakşatpa.
Uşul üydün üzügü
Üzülüngkü körünöt.
Uşul üydö cengeçem
Süzülüngkü körünet,


 

Bu manileri söylerken kendilerine bir şey verilirse şöyle devam edilir:


 

Baldar, baldar, baldar ay,
Bayga bata beringer,
Baldın köngülü bay bolsun.
Baldarının mingeni
Corgo kara tay bolsun.
A celenin başınan
At cügürüp cetpesin,
Bu celenin başınan
Kas sanagan düşmanıng,
Emdigi uşul maalga cetpesin,
Üldür, üldür, üldür bol,
Bödönödöy kökçül bol.
Adam tappas sözdü bol,
Paygambardan sürdüü bol.


 

Bir balandın atın Caynak koy,
Bir balandın atın Taylak koy.
Kelining keptüü bolsun,
Kerekeng septüü bolsun!
Baylardın köngülü cay bolsun,
İçkeni may, çay bolsun[29]..


Bişkek Merkez Camisi'nde Cuma ve Bayram namazlarında gençlerin sayısı gittikçe artıyor. Kadınlar kendilerine camilerden yer istiyorlar.            



[1] Türkçe’de Kırgızların tarihi,  Kırgızlar’da dini ve sosyal hayatla ilgili bazı araştırmalar bulunmaktadır. Örneğin bkz.: Mustafa Erdem, Kırgız Türkleri, ASAM Yayınları, Ankara 2000; Seyfettin Erşahin, Kırgızlar ve İslamiyet, S/E/K Yayınları, Ankara 1999; Kemal Polat, Beşiktan Mezara Kırgız Türkleri’nde Gelenek ve İnanışlar, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 2005; Kemal Polat, “Kırgız Türklerinin Günlük Hayatında Gelenekler ve Halk İnanışları”, Türkler (ed. Hasan Celal Güzel- Kemal Çiçek-Salim Koca),  Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, c. 19,  s. 551-560.
[2] Bu tür iddiaları ileri süren  çalışmalara örnek olarak bkz.: S.B. Dorcenov, İslam Bugünkü Gündö, Frunze 1980, 50-53.
[3] Dorcenov, 53.
[4] Dorcenov, 53.
[5] Kırgızlarda Arapa ve onunla ilgili gelenek ve görenekler hakkında geniş bilgi için bkz.: Kemal Polat, “Kırgızistan’da Dinî Günler ve Bayramlar”, Dinî Araştırmalar, cilt: 5,  14 (2002), 170-172.
[6] Kırgızlar, haz.: Keneş Yusupov, II./226
[7] İslam İbadattarı. Bişkek 1992, 110.
[8] 101 Sovalge 101 Covab,  Margilan trz., 19.
[9] Otuz kündük orozoOlco beret moldogaEşen menen kocogoİşembesten oşogoHakikattı açık ayt . Bkz.: Barpı, haz. : Bolotbek Apilov, Bişkek 1995,  I/21-22.
[10] Z. Bektemir-T. Bayciyev, Kırgız Adabiyatı, (9. Sınıf), Bişkek 1993, 59.
[11] Balbay Alaguşov, Eldik Mayramdar, Bişkek 1993, 38-43.
[12] Bektemir-Bayciyev, Kırgız Adabiyatı, 60 vd. 
 [13] Kapala Capalaev, “Caramazan”, Külgü Beştin Ayı: 21 (55), 1998.
[14] Aybek Okoyev, Özgen Mirzaake Ayılı. 
[15] Taştanov Cunusali, Karasu Reyonu Mescidi Yardımcı İmamı.
[16] Musabek Niyazov, Celal-Abad Şehri, Suzak Reyonu.
[17] Karasaev Husain, Nakıl Sözder: Til Kazınasınan Bayan, Frunze 1982, 257; Alaguşov, Eldik Mayramdar, 30.
[18] Alaguşov, Eldik Mayramdar, 30. 
[19] Dil Gazetesi, 1999 yılı No: 4(024).
[20]Asaba Gazetesi, 1 Ocak 1999.
[21]  Bkz.: Durmuş Arık, “ Kırgızlarda Kurban Fenomeni”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Ankara 2005, C. XLVI (1), 157-175.
[22] Kırgız Tuusu, 26-29 Mart 1999 , No: 47-48( 22241-42)
[23]Asaba Gazetesi, 5-11 Mart 1999, No: 10(9685)
[24] Alaguşov, Eldik Mayramdar, 33.
[25] Alaguşov, Eldik Mayramdar, 46. 
[26]Bektemir-Bayciyev, Kırgız Adabiyatı, 59. 
[27] Ismail Kadırov, “Caramazan”, Kırgız Tuusu, 12-14 Yanvar (Ocak ) 1999,  12.
[28]Alaguşov, Eldik Mayramdar, 38-43. 
[29] Alaguşov, Eldik Mayramdar, 44-46. 

Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi9
Bugün Toplam308
Toplam Ziyaret979414
Yeni Çıkan Eserler


İnsani ve Ahlaki Değerler
Prof. Dr. Sönmez Kutlu


İmam Maturidi ve Maturidilik
(Özbek Türkçesi)
Prof. Dr. Sönmez Kutlu


 Türk Müslümanlığı Üzerine Yazılar


Güncel Dini- Siyasi Meseleler Üzerine Yazılar



Selefiliğin Fikri Arkaplanı